
Son senelerde hareketsiz hayat ve sıhhatsiz beslenmeye bağlı olarak kalp krizi görülme sıklığı giderek çoğalıyor. Türkiye İstatistik Müesseseyi bilgilerine göre; kalp hastalıklarından vefatlar yüzde 40,4 oranıyla tüm vefat nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. Ülkemizde her sene takribî 300 bin birey kalp krizi geçiriyor ve bunların takribî 100 bini vefatla sonuçlanıyor. Üstelik yeniden son senelerde kalp krizi geçirenler arasında 50 yaş altındaki şahısların oranı yüzde 20’yi geçiyor. Bunun sebebi ise genç yaşta sigara içme oranının ülkemizde Avrupa ülkelerinden daha aşırısı olması. Kalp krizinde erken müdahale ise yaşam kurtarıyor. Acıbadem Kadıköy Sağlık Kurumu Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Refik Erdim, bu sebeple özellikle kalp hastalarının 20 dakikadan uzun süren göğüs sızısında zaman kaybetmeden bir sıhhat kuruluşuna müracaat etmeleri gerektiğine dikkat çekti.
Soğuk ve rüzgarlı havada tehlike çoğalıyor
Kalp krizi, kalbi besleyen koroner damarların ani tıkanması neticeyi oluşan ve vefatla sonuçlanabilen ciddi bir tablo. Kalp krizine yol açan en ehemmiyetli tehlike etkenleri olarak erkek olmak, yaşın erkeklerde 45’in bayanlarda 55’in üzerinde olması, diyabet, sigara hikayesi, genetik yatkınlık, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, hareketsiz hayat stili ile sıhhatsiz beslenme neticeyi büyüyen obezite ve stres gösteriliyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Refik Erdim, havaların soğumaya başlamasının da kalp üzerinde negatif tesirler yaparak kalp krizi tehlikesini çoğaldırdığı ihtarında bulunuyor. Zira soğuk ve rüzgarlı hava kalp damarları üzerinde büzüştürücü tesir yaratarak ve yeniden tansiyonu yükseltip kalp süratini çoğaldırarak duyarlı bireylerde kalp krizi tehlikesine yol açabiliyor. Bu sebeple özellikle kalp hastalarının soğuk havalarda hayat alışkanlıklarına dikkat etmeleri büyük ehemmiyet taşıyor.
20 dakikadan uzun sürüyorsa dikkat
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Refik Erdim, kalp krizinin en ehemmiyetli ve en sık görülen bulgusunun göğüs sızısı olduğuna işaret ederek şu bilgileri verdi: “Kalp krizine bağlı göğüs sızısı genellikle göğsün orta kısmında baskı ve sıkışma stilinde şiddetli bir sızı biçiminde tasvir ediliyor. Genellikle 20 dakikadan uzun sürüyor veya gidip gelen bir sızı olarak sezilebiliyor. Bu sızı kollara, sırta, boyuna, çeneye ve mide üzerine doğru yayılım gösterebiliyor. Yeniden göğüs sızısıyla birlikte soluk darlığı, halsizlik ile baygınlık hissi oluşabiliyor. Özellikle şiddetli göğüs sızısıyla beraber soğuk terleme, bulantı ve kusma gibi şikayetlerin olması asla göz arkasını edilmemesi gereken bir gidişat ve acilen sağlık kurumuna müracaat etmeyi gerektiriyor.”
İlk 2 saat çok ehemmiyetli
Kalp krizinden vefatlar genellikle hastaların sıhhat merkezlerine geç müracaat etmeleri nedeniyle oluyor. Kalp krizi geçiren hastaların takribî yüzde 20-30’u sağlık kurumuna erişemeden yaşamını kaybediyor. Bu sebeple özellikle tehlike altındaki şahısların bulgular başladıktan sonra zaman kaybetmeden en yakın sıhhat kuruluşuna müracaat etmeleri hayatsal ehemmiyete sahip. Kalp krizi tanısı konulan hastaların 60-90 dakika içerisinde anjiyografi laboratuvarına alınarak balon ve stent müdahalesiyle tıkalı damarların açılması öneriliyor. Yapılan çalışmalar balon ve stent rehabilitasyonunun süratli uygulanabilmesi ve galibiyetli neticeleri sebebiyle öncelikli olarak uygulanması gerektiğini gösteriyor. Ender olarak tıkalı damarların çokluğu ve stent rehabilitasyonuna uygun olmaması nedeniyle hastaların cerrahi rehabilitasyona yönlendirilmesi gerekebiliyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Refik Erdim, şayet müdahale göğüs sızısı başlangıcının ilk 2 saatinde yapılabilirse kalpte oluşan zararın daha hudutlu kaldığını vurgulayarak, ” Bunun aksine özellikle 6-12 saatten sonra rehabilitasyon edilen hastalarda ise kalp dokusundaki zarar daha büyük oluyor ve bunun neticesinde kalp yetmezliği büyüyebiliyor, hatta hastanın hayatını yitirmesine neden olabiliyor” dedi.