Hırpalama yaptırırken hepatite karşı önlemli olun

Hırpalama yaptırırken hepatite karşı önlemli olun

Acıbadem Ankara Sağlık Kurumu Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Kutlu, millet arasında hepatitler hakkında öğrenilen yanlışları anlattı. Son zamanlarda hırpalama modasının yaygınlaştığına dikkat sürükleyen Kutlu “Hırpalama için kullanılan iğnelerin muhtemelse tek kullanımlık olmasına dikkat ediyoruz” dedi.

Hepatit hakkında birbirinden özel söylemelerde bulunan Dr. Kutlu, “En ehemmiyetlileri Hepatit A, Hepatit B ve Hepatit C. Özellikle Hepatit A, çocukluk çağında genelde ateşli bir hastalık geçirdiğimiz, erişkinlikte çok daha şiddetli hatta karaciğer yetmezliğine kadar gidebilen, sarılığa gidebilen ve genelde de temas yoluyla bulaşabilen bir virüs. Ancak bizim için en ehemmiyetlisi, ülkemiz için en zahmetli olan Hepatit B ve C virüsleri. Hepatit B ve C genelde ulusumuz tarafından yanlış öğreniliyor. Sanki Hepatit B’ymiş de Hepatit C’ye çevirmiş gibi değişik bir inanış var. Hepatit B ve C virüsleri değişik virüslerdir. İkisi de kendine has hepatitler yaparlar ama değişiktirler.

Hepatit B özellikle kan ve cinsel yolla, Hepatit C de başlıca kan yoluyla daha seyrek de cinsel yolla bulaşabilir. Her iki hepatit türü de çok ender olarak son zamanlarda moda olan hırpalama yaptırma, onun dışında operasyon civarlarında şayet sterilite uygun yapılmıyorsa yeniden pedikür, manikür özellikle kadınların çok uğradığı berber ve kuaförlerden de bulaşabiliyor. Böyle hadiselerimiz de var. Hepatit B ve C karaciğere yerleşen bir mikrop. Karaciğer şayet rehabilitasyon edilmezse, takip edilmezse karaciğer yetmezliği yapabilen bir mikrop ileri düzeylerde ve hatta karaciğer kanserine, siroza götürebilen bir mikrop” biçiminde konuştu.

Taşıyıcı hastalar da tehlike altında

Hepatit B için yanlış bir algının olduğunu söyleyen Dr. Kutlu, “Hepatit B, bayağıda iki biçimde merter escort olur. Genel itibariyle söylersek taşıyıcılık ve kronik faal hepatit biçiminde. Taşıyıcıları genelde ulusumuz ‘bu mikrobu ben taşıyorum, bana hasar vermiyor yalnızca kan vermeme mani’ gibi düşünüyorlar ama biz taşıyıcılığı bu mikrobun karaciğerde uykuda olduğu biçiminde tanım edebiliriz. Ama uyanmayacağı anlamına gelmiyor. Beş gün sonra da uyanabilir beş sene sonra da uyanabilir ve karaciğer yetmezliği yapıncaya kadar bulgu vermeyeceği için hastalar bunu ‘bende bir şikayet yok, o surattan hekime de gitmeme gerek yok’ diyorlar ve en son safhada geliyor genelde bu taşıyıcı hastalar. Taşıyıcı hastalar da tehlike altında o surattan kesinlikle hepatitle alakalı bir hekimleri olmak zorunda. Ve hekimleri değişik bir şey söylemediği sürece en az 6 ayda bir kesinlikle hakimiyetlerini yaptırmalılar. Şayet bu mikrop etkinleşmişse, uyanmışsa o zaman da rehabilitasyon açısından değerlendirilecektir zati hekimleri tarafından” ifadeleri kullandı.

Hepatit C için çok zaferli rehabilitasyonlar sürdürüyoruz

Dr. Kutlu, hastalığın rehabilitasyon düzeyi ile alakalı da şu bilgileri verdi: “Yeni rehabilitasyon alternatiflerimiz var Hepatit C ve B için. Özellikle Hepatit C son zamanlarda çok daha basitleşti, yüzde 90-95’e varan rehabilitasyon talihi olan yeni ilaçlarımız geldi. Evvelden Hepatit C’nin rehabilitasyonu çok daha güç, uzun süren bir rehabilitasyondu ve zafer oranı çok yüksek değildi ama Türkiye’ye yeni gelen ilaçlar artık kullanılmaya başlandı. Çok zaferli rehabilitasyonlar sürdürüyoruz Hepatit C için. Hepatit B’de de yeniden rehabilitasyon alternatiflerimiz var, zafer oranlarımız Hepatit C kadar yüksek olmasa da en azından bu mikrobun karaciğere hasar vermesini bu ilaçlarla yasaklıyoruz diyebiliriz ve bir kısım hastada da tamamen bedenden atabiliyoruz Hepatit B’yi. Rehabilitasyonu olmayan bir hastalık gibi düşünmemek gerekiyor, her hepatit hastasının B ve C olsun kesinlikle bir hekimi olmak gidişatında ve 6 ayda bir şikayetleri, hakimiyetleri olsun, olmasın gitmek vaziyetindeler” dedi.

Tırnak makasına törpüye dikkat

Hepatit B taşıyıcılarının aile abonelerinin de kesinlikle Hepatit B açısından taranmaları henüz bulaşmadıysa da aşı yapılabileceğini kaydolan Dr. Kutlu, “Aşı yapıldığı takdirde bulaşma olasılığı yok, korunabiliyoruz. Özellikle şu an yeni bir aşı programı ile yeni jenerasyon aşılı ama eskiki jenerasyonlarda aşısız hadiselerimiz var. Onları da 3 doz aşıyla Hepatit B’ye karşı gözetebiliyoruz. Kanamayla bulaştığını söylemiştik, aynı aile içerisinde tırnak makası, törpü, diş fırçası bunların ayrı yerlerde yakalanması çok ehemmiyetli. Eliniz kesilir, bir yere kan damlarsa burayı çamaşır suyu ile silmeniz yeterli ama taşıyıcı olsun veya hastalansın en büyük kasveti kendilerini çok sürüklemeleri. Aile aboneleri arasında bulaşabileceği fobisi sebebiyle kendi çocuklarına dahi sarılamayan hastalar var ama bu öpmekle, sarılmakla bulaşabilen bir hastalık değil, kan ve cinsel yolla bulaşan bir hastalık. Bu olmadığı sürece rastgele bir biçimde bulaş mevzubahisi değil. O surattan kendilerini sürüklemelerine gerek yok hastalarımızın. Bu mevzuda özellikle hastalarımız arasında çok yaygın gördüğümüz bir vaziyet. Son zamanlarda hırpalama modası çok yaygın illa yapılmasın demiyoruz ama yapılacaksa da en azından pak bir yer olduğundan emin olmak vaziyetindeyiz. Hırpalama için kullanılan iğnelerin muhtemelse tek kullanımlık olmasına dikkat ediyoruz. Bayanlar da manikür ve pedikür yaptırırken en azından kendi setlerini kuaförlere vermeliler. Herkesin kullandığı setlerle yapılmaması ehemmiyetli bence. Bunlara dikkat edebiliriz” diye söyledi.

Yoksa inatlaşma bir hastalık mı ?

Yoksa inatlaşma bir hastalık mı ?

Karşı gelme bozukluğu öteki ismiyle “patolojik inadın” tanı alan bir hastalık olduğuna dikkat sürükleyen uzmanlar, hastalığın oluşmasında yanlış aile tavırlarının tesirini vurguluyor. Patolojik inatlaşmanın en ehemmiyetli bulgusunun dikkat noksanlığı, çok basit ağlama ve saldırganlık olduğunu belirten uzmanlara göre, zamanında müdahale edilmezse özellikle ergenlik yarıyılında daha büyük meselelere yol açabiliyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Sağlık Kurumu Çocuk ve Ergen Psikiyatri Üniteyi Uzman Muayenehane Psikolog Leyla Arslan, çocuklarda inatlaşmanın belirli miktarlarda kabul edilebilir bir gidişat olduğunu belirterek bunun patolojik inat ile karıştırılmaması gerektiğini söyledi.

Patolojik inatlaşma bir hastalıktır

Patolojik inatlaşmanın tanı alan bir hastalık olduğunu belirten Leyla Arslan, “Patolojik inat, çocuğun bir şey yapmak istememesi ve ağzınızdan çıkan her sözcüğün tersini size söylemesidir. Biz buna karşı gelme bozukluğu diyoruz. Mesela çocuk yaptığı her şey için mükâfat alırsa yapmadığı zaman bir şey almıyorsa kendiliğinden bir sey yapmak istemez. Bazı vaziyetlerde de aile farkına varmadan çocukta istemediği tutumu pekiştiriyor. Çocuk kendiliğinden bir şey yapmayı vazgeçiyor ve tersine davranıyor aile istenmedik tutumu yapmaması için mükâfatlandırıyor. Bu gidişat istenmedik tutumu pekiştiriyor. Aile ve çocuk zorlayıcı bir gidişatla karşı karşıya kalınca yanlış tavırlar pekişiyor” dedi.

Dikkat noksanlığı rehabilitasyon edilmeli

Anne-babanın yanlış tavırlarının bu hastalığa taban oluşturduğunu belirten Arslan, “Çocuğun algılarındaki bir bozukluğu evvelden tespit edemediğiniz zaman karşınıza başka bir mesele olarak geliyor. Dikkat noksanlığı olan bir çocuk, gördüğü şeyi bizden değişik gören bir çocuktur. Çocuklar için sabırla oturamamak, çok ağlamak ve konuşmadan yürümeye başlamak birer bulgudur. Böyle bir çocukta dikkat noksanlığı olma olasılığı yüksektir. Bunu rehabilitasyon etmediğiniz zaman patolojik inatlaşmayı fark etmeden yaratıyorsunuz. Karşı gelme tutumu dikkat noksanlığına ek olarak büyüyor” ihtarında bulundu.

Ergenlik yarıyılında büyük meseleler ortaya çıkıyor

Karşı gelme tutumu başka bir deyişle patolojik inatlaşmanın erken yarıyılda rehabilitasyon edilmemesi halinde ergenlik yarıyılında daha büyük meselelerin ortaya çıkabileceğini belirten Leyla Arslan, şunları söyledi: “Bunu hastalık olarak görmeyip kolay bir inatlaşma olarak görürseniz ergenlik yarıyılında o çocuğukla irtibatın giderek güçleştiğini ve çatışmaların çoğaldığını görebilirsiniz. Patolojik inatlaşmanın başka bulguları var: Bu çocuklar çok basit ağlıyorlar, saldırgan olabiliyorlar. Sövüp haykırabiliyorlar, uzun bir zaman bir işi yapmıyorlar. 20 dakikadan fazla bir yerde kalmıyor başka bir deyişle dikkat meseleyi de yaşıyor. Bir de aileden başka şahıslara da karşı geliyorlar misalin hocaya tekme atabiliyorlar. Bu tip çocukların son zamanlarda rakamlarının çok çoğaldığını görüyoruz ve gelen fertlerde yalnızca dikkat noksanlığı yok karşı gelme tavrı da gelişmiş oluyor. Bu çok düşündürücü bir gidişattır, zira annesine ve babasına tekme atan çocuğun cemiyette hürmet göstereceği kimse de kalmamış oluyor” dedi.

Patolojik inatlaşma aileden kaynaklanıyor

Leyla Arslan, patolojik inatlaşmanın daha çok aile davranışlarından kaynaklandığına dikkat sürükleyerek “Davranışlarda gördüğümüz yanlışlıklar, dikkatsizlik, fazla alaka ya da yanlış pekiştirme, çocuğu bütün olarak kavrayamama, duygularına empati yapamama, aile içinde ortaya çıkan problemleri çözememe ve pozitif uzlaşmacı model olamama olarak karşımıza çıkar. Bunların çoğalmasının nedeni, anne ve babalar çocuklarını izleyemiyor ve duygularını çok fazla fark edemiyor, çocuktaki negatif tutumu söndürmekte beceriksiz kalıyor” diyerek ebeveynlere çocuklarıyla daha çok ilgilenmelerini ve yanlış tavırları mükâfatlandırmamalarını öneri etti.

maltepe escort ataşehir escort kartal escort tuzla escort gebze escort ümraniye escort pendik escort kurtköy escort bostancı escort kartal escort kadıköy escort anadolu yakası escort ümraniye escort çekmeköy escort göztepe escort