Şiddetli mide ve omuz sızısına dikkat! Safra kesesi taşı olabilir

Şiddetli mide ve omuz sızısına dikkat! Safra kesesi taşı olabilir

Acıbadem Bakırköy Sağlık Kurumu Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal, “Bu taşlar ile alakalı doğru bilgiler edinmek bazen yaşam kurtarırken, bazen afaki yere operasyon yapılmasının önüne geçilmesini sağlar” diyor. Dr. Ünal, safra kesesi taşlarına müteveccih hastaların merak ettiği mevzularda söylemeler yaptı, önemli uyarılar ve tekliflerde bulundu.

Şiddetli sızıların sebebi safra olabilir

Safra kesesinde genellikle bir şikayete yol açmadığı sürece kazara tespit etilen safra taşları, kimi zaman da çok şiddetli sızılarla gösteriyor kendisini. Üstelik bu sızılar mide sızısı ile karıştırıldığı için uzun zaman safra kesesine müteveccih bir araştırma yapılmadığı için tanısı gecikebiliyor. Dr. Ünal “Safra kesesi taşlarının en sık yol açtığı şikayet; yemek yedikten takribî yarım saat- bir saat sonra ani ortaya çıkan, karnın sağ üst kısmında olan ve sağ omuza vuran şiddetli sızıdır. Genellikle iki saatten kısa sürer ve aniden sona erer. Sızı olduğu vakitte bulantı ve kusma da görülebilir. Bu sebeple sızının mideden kaynaklandığı düşünüldüğünden tanı gecikebilir” diyor. Safra kesesi taşına bağlı büyüyen karın sızısı genellikle çok şiddetli olmasına rağmen, bazen yineleyen ve direnilebilir sızılar biçiminde olduğu için mide kaynaklı sızı olduğu düşünülerek mide ilaçları kullanılıyor. Mide şikayetlerine müteveccih verilen rehabilitasyona karşın sızısı geçmeyen hastaların müddet kaybetmeden doktora müracaat etmelerinin büyük ehemmiyet taşıdığını söyleyen Dr. Ümit Ünal böyle bir gidişatta akla safra kesesi taşı ihtimalinin kesinlikle gelmesi gerektiğini vurguluyor. Safra kesesi ağzının ya da safra kanallarının taş ile tıkanması halinde sızı daha da uzun sürüyor.

Uzun zaman aç kalmak da taşa neden olabiliyor

Bayanlarda safra kesesi taşı yaradılış tehlikeyi erkeklerin takribî üç katına çıkarken, yaşla beraber safra kesesinde taş yaradılış tehlikeyi her iki cinsiyette de çoğalıyor. Gebelik, fazla kilo, çok süratli kilo almak veya vermek, safra yapısındaki kolesterol ölçüsünün çoğalması ve uzun zaman aç kalmak safra taşı yaradılış tehlikesini artırıyor. Dr. Ünal, buna rağmen kumpaslı egzersiz, fiziksel etkinliğin artırılması, ideal kiloya inmek ve sıhhatli ve kumpaslı beslenmekle safra kesesi taşlarının şikayet oluşturma tehlikesinin eksildiğini söylüyor. Safra kesesinde taşı olan hastaların takribî yüzde 30’unda safra kesesindeki taşa ait şikayetler ortaya çıktığına, bu taşların genellikle bir şikayete neden olmadan uzun zaman kalabildiklerine dikkat sürükleyen Dr. Ünal “Bu taşlar ile alakalı doğru bilgi sahibi olmak bazen yaşam kurtarırken, bazen afaki yere yapılacak bir operasyonun önüne geçilmesini sağlar” diyor.

safra

Sarılık ve kanser tehlikesini artırabiliyor

Safra kesesindeki büyük taşların kanser gelişim tehlikesini artırdığı hala kavgalı, ancak safra kesesi duvarında yoğun kireçlenmenin bu tehlikeyi artırdığı kesin. Ayrıca safra taşları mikrobik olmayan/bulaşıcı olmayan sarılığa da neden olabilirken, safra taşlarının safra kanalının önünü tıkaması pankreas ödemlenmesine pankreatit yol açarak hayati tehlike oluşturabiliyor. Safra kanallarına düşen ve buna bağlı sızı, sarılık, pankreatit büyüyen hastalarda, safra yollarının arınılması için ağızdan girilerek kesinlikle endoskopik harekât olan ERCP yapılması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal “Bu işlemden sonra hastanın safra kesesi operasyonu olması ve safra kesesinin bir kısmının veya yalnızca taşların değil, safra kesesinin tamamının alınması gerekir. Zira taş ve buna bağlı şikayet oluşturmuş bir kesenin hastalandığı düşünülür ve kaldığı sürece tekerrür taş ve buna bağlı şikayetler oluşturma tehlikeyi çoğalır. Buna rağmen safra kesesindeki taşa bağlı hiçbir şikayeti olmayıp misalin check-up sırasında bu taşlar kazara tespit etilen hastalarda ilk etapta operasyon önerilmez, hastada taşa ait şikayet büyüyüp büyümediği takip edilir. Safra kesesindeki taş minik veya balçık halinde ise taş eritici rehabilitasyonlar sınanabilir. Ancak bu rehabilitasyonların galibiyet oranları düşüktür. En az bir şikayeti olan hastalarda ise takiple kanaat etmek anlamlı olmaz ve kesinlikle safra kesesi operasyonu gerekir” diyor. Dr. Ünal, kesintisiz kıtalar arası uçan kaptanlar, gemi kaptanları ve sık ve uzun süreli yolculuklar yapan bireylerin de şikayetleri olmasa dahi safra kesesi operasyonu olmalarının önerilebileceğini söylüyor.

Genellikle operasyonun ertesi günü bayağı yaşama dönülüyor

Günümüzde safra kesesi operasyonları, ‘kapalı operasyon‘ olarak adlandırılan laparoskopik usulle yapılıyor. Bu operasyondan sonra hastalar ertesi gün genellikle günlük yaşamlarına dönebiliyor. Çok az bir hasta gurubunda safra kesesinin karaciğere yapışması sebebi ile operasyon sırasında alınan karar ile sarih operasyon yapılabiliyor.

Hırpalama yaptırırken hepatite karşı önlemli olun

Hırpalama yaptırırken hepatite karşı önlemli olun

Acıbadem Ankara Sağlık Kurumu Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Kutlu, millet arasında hepatitler hakkında öğrenilen yanlışları anlattı. Son zamanlarda hırpalama modasının yaygınlaştığına dikkat sürükleyen Kutlu “Hırpalama için kullanılan iğnelerin muhtemelse tek kullanımlık olmasına dikkat ediyoruz” dedi.

Hepatit hakkında birbirinden özel söylemelerde bulunan Dr. Kutlu, “En ehemmiyetlileri Hepatit A, Hepatit B ve Hepatit C. Özellikle Hepatit A, çocukluk çağında genelde ateşli bir hastalık geçirdiğimiz, erişkinlikte çok daha şiddetli hatta karaciğer yetmezliğine kadar gidebilen, sarılığa gidebilen ve genelde de temas yoluyla bulaşabilen bir virüs. Ancak bizim için en ehemmiyetlisi, ülkemiz için en zahmetli olan Hepatit B ve C virüsleri. Hepatit B ve C genelde ulusumuz tarafından yanlış öğreniliyor. Sanki Hepatit B’ymiş de Hepatit C’ye çevirmiş gibi değişik bir inanış var. Hepatit B ve C virüsleri değişik virüslerdir. İkisi de kendine has hepatitler yaparlar ama değişiktirler.

Hepatit B özellikle kan ve cinsel yolla, Hepatit C de başlıca kan yoluyla daha seyrek de cinsel yolla bulaşabilir. Her iki hepatit türü de çok ender olarak son zamanlarda moda olan hırpalama yaptırma, onun dışında operasyon civarlarında şayet sterilite uygun yapılmıyorsa yeniden pedikür, manikür özellikle kadınların çok uğradığı berber ve kuaförlerden de bulaşabiliyor. Böyle hadiselerimiz de var. Hepatit B ve C karaciğere yerleşen bir mikrop. Karaciğer şayet rehabilitasyon edilmezse, takip edilmezse karaciğer yetmezliği yapabilen bir mikrop ileri düzeylerde ve hatta karaciğer kanserine, siroza götürebilen bir mikrop” biçiminde konuştu.

Taşıyıcı hastalar da tehlike altında

Hepatit B için yanlış bir algının olduğunu söyleyen Dr. Kutlu, “Hepatit B, bayağıda iki biçimde merter escort olur. Genel itibariyle söylersek taşıyıcılık ve kronik faal hepatit biçiminde. Taşıyıcıları genelde ulusumuz ‘bu mikrobu ben taşıyorum, bana hasar vermiyor yalnızca kan vermeme mani’ gibi düşünüyorlar ama biz taşıyıcılığı bu mikrobun karaciğerde uykuda olduğu biçiminde tanım edebiliriz. Ama uyanmayacağı anlamına gelmiyor. Beş gün sonra da uyanabilir beş sene sonra da uyanabilir ve karaciğer yetmezliği yapıncaya kadar bulgu vermeyeceği için hastalar bunu ‘bende bir şikayet yok, o surattan hekime de gitmeme gerek yok’ diyorlar ve en son safhada geliyor genelde bu taşıyıcı hastalar. Taşıyıcı hastalar da tehlike altında o surattan kesinlikle hepatitle alakalı bir hekimleri olmak zorunda. Ve hekimleri değişik bir şey söylemediği sürece en az 6 ayda bir kesinlikle hakimiyetlerini yaptırmalılar. Şayet bu mikrop etkinleşmişse, uyanmışsa o zaman da rehabilitasyon açısından değerlendirilecektir zati hekimleri tarafından” ifadeleri kullandı.

Hepatit C için çok zaferli rehabilitasyonlar sürdürüyoruz

Dr. Kutlu, hastalığın rehabilitasyon düzeyi ile alakalı da şu bilgileri verdi: “Yeni rehabilitasyon alternatiflerimiz var Hepatit C ve B için. Özellikle Hepatit C son zamanlarda çok daha basitleşti, yüzde 90-95’e varan rehabilitasyon talihi olan yeni ilaçlarımız geldi. Evvelden Hepatit C’nin rehabilitasyonu çok daha güç, uzun süren bir rehabilitasyondu ve zafer oranı çok yüksek değildi ama Türkiye’ye yeni gelen ilaçlar artık kullanılmaya başlandı. Çok zaferli rehabilitasyonlar sürdürüyoruz Hepatit C için. Hepatit B’de de yeniden rehabilitasyon alternatiflerimiz var, zafer oranlarımız Hepatit C kadar yüksek olmasa da en azından bu mikrobun karaciğere hasar vermesini bu ilaçlarla yasaklıyoruz diyebiliriz ve bir kısım hastada da tamamen bedenden atabiliyoruz Hepatit B’yi. Rehabilitasyonu olmayan bir hastalık gibi düşünmemek gerekiyor, her hepatit hastasının B ve C olsun kesinlikle bir hekimi olmak gidişatında ve 6 ayda bir şikayetleri, hakimiyetleri olsun, olmasın gitmek vaziyetindeler” dedi.

Tırnak makasına törpüye dikkat

Hepatit B taşıyıcılarının aile abonelerinin de kesinlikle Hepatit B açısından taranmaları henüz bulaşmadıysa da aşı yapılabileceğini kaydolan Dr. Kutlu, “Aşı yapıldığı takdirde bulaşma olasılığı yok, korunabiliyoruz. Özellikle şu an yeni bir aşı programı ile yeni jenerasyon aşılı ama eskiki jenerasyonlarda aşısız hadiselerimiz var. Onları da 3 doz aşıyla Hepatit B’ye karşı gözetebiliyoruz. Kanamayla bulaştığını söylemiştik, aynı aile içerisinde tırnak makası, törpü, diş fırçası bunların ayrı yerlerde yakalanması çok ehemmiyetli. Eliniz kesilir, bir yere kan damlarsa burayı çamaşır suyu ile silmeniz yeterli ama taşıyıcı olsun veya hastalansın en büyük kasveti kendilerini çok sürüklemeleri. Aile aboneleri arasında bulaşabileceği fobisi sebebiyle kendi çocuklarına dahi sarılamayan hastalar var ama bu öpmekle, sarılmakla bulaşabilen bir hastalık değil, kan ve cinsel yolla bulaşan bir hastalık. Bu olmadığı sürece rastgele bir biçimde bulaş mevzubahisi değil. O surattan kendilerini sürüklemelerine gerek yok hastalarımızın. Bu mevzuda özellikle hastalarımız arasında çok yaygın gördüğümüz bir vaziyet. Son zamanlarda hırpalama modası çok yaygın illa yapılmasın demiyoruz ama yapılacaksa da en azından pak bir yer olduğundan emin olmak vaziyetindeyiz. Hırpalama için kullanılan iğnelerin muhtemelse tek kullanımlık olmasına dikkat ediyoruz. Bayanlar da manikür ve pedikür yaptırırken en azından kendi setlerini kuaförlere vermeliler. Herkesin kullandığı setlerle yapılmaması ehemmiyetli bence. Bunlara dikkat edebiliriz” diye söyledi.

Paraya değmek hasta ediyor

Paraya değmek hasta ediyor

Soğuk havayla beraber grip, soğuk algınlığı, nezle gibi kış hastalıkları arkasıydı. Hemen herkes, yüksek ateş, boğaz sızısı ve halsizlik gibi şikayetlerden yakındı. Her yıl salgınlar ile ortaya çıkan enfeksiyonlar, bu sene de metamorfoz geçirerek duyarlı bünyeleri sanki tutsak aldı. Medical Park Fatih Sağlık Kurumu Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altıntaş, enfeksiyonlara karşı ehemmiyetli söylemeler yaptı.

Sık sık elinizi yıkayın

Metamorfoza uğrayarak değişik tiplerde hastalıklara neden olan virüsler, genellikle aynı civarda havanın solunmasıyla bulaşabilir. Toplu hayat alanları ve toplu taşıma vasıtaları bulaşıcılığın yüksek olduğu etraflardır. Ayrıca kullandığımız paralar ve cep telefonları enfeksiyon taşıyıcı objelerin başında kazanç. Adı ya da biçimi ne olursa olsun; domuz gribi, kuş gribi vb. viral hastalıklarda en ehemmiyetli unsur bulaşıcılığı eksiltmektir. Bu da başta şahsi hijyen kaideleri ile muhtemel olabilmektedir. Bu kaidelerin en başında ise el devireme kazanç. Özellikle hastalık kuşkusunda yakın temastan sakınmak gerekir.

Hemen antibiyotik kullanmayın

Salgın hastalıklar; boğaz sızısı, boğazda yanma, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, geniz akıntısı, öksürük, çok yüksek olmayan ateş, halsizlik, eklem sızıları gibi semptomlar oluşturabilir. Bu şikayetlerle karşılaşır karşılaşmaz antibiyotik kullanmak afaki ve yanlıştır. Şuursuz antibiyotik kullanımı, pek çok antibiyotiğe mukavemetli bakterilerin gelişimine neden olmakta ve cemiyet sıhhatine ciddi ebatlarda tehdit oluşturur.

Vefata yol açabilir

Ateşin 37.5 derecenin üstüne çıkması, küskünlüğün ve halsizliğin çoğalması, hastalığınızın 5-7 günden uzun sürmesi vaziyetinde doktora gidilmelidir. Unutmayalım ki kolay enfeksiyonlar ciddi rahatsızlıklara dönüşebilir, hatta bağışıklık sistemi cılız hastalarda vefatlara bile neden olabilir.

Zencefilli karışım

Tam temkinlere karşın hastalık bulguları başladıysa kesinlikle akışkan tüketimini artırmak gerekir. Nebatsal ve natürel mahsuller kapsayan ilaçlar ile belirsiz ilaçlar ve mahsullerin kullanılmasından netlikle sakınılmalıdır. Boğaz sızısı için konutta yapacağınız zencefil, karabiber, limon, bal şahısta şeker hastalığı yok ise karışımı 2 dakika kaynatılıp günde 3-4 kadeh harcanabilir. Bir litre kaynamış ve dinlendirilmiş suya atılacak bir yemek kaşığı karbonat ve bir yemek kaşığı tuz karışımı de günde 3-4 defa buruna çekilerek burun tıkanıklığı giderilebilir.

Meyve sebze harcayın

Kış hastalıklarıyla baş edebilmenin en ehemmiyetli kaideyi; balanslı beslenmek, kumpaslı egzersiz yapmak, yeterli uyku almak ve stresten uzak kalmaktır. Natürel ve yeterli besleniyor, mevsiminde yetişen meyve ve sebze harcıyorsanız, doktorunuz nasihat etmedikçe ek vitamin veya öteki besin desteklerini kullanmanız afakidir.

Obezite sosyal olarak bulaşıcı bir gidişat

24 Aralık 2019 Cinsel Sağlık

0 Yorumlar

Obezite sosyal olarak bulaşıcı bir gidişat

Şeber yaptığı söylemede, kiloluluğun ne yazık ki bulaşıcı olduğunu belirterek, “Yapılan araştırmalar da aynı neticeyi gösteriyor. Virüslerle ve bakterilerle bulaşmıyor olsa da, sosyal olarak bulaşıcı bir gidişat obezite. Yapılan araştırmaya göre aileleri veya dostları kilolu olanlar, kiloluluk üzerinde çok fazla nesnel değerlendirmede bulunamıyorlar ve kilo almaya oldukça meyilliler. Ferdin sosyal etrafında fazla kilolu insanların rakamı çoğaldıkça şahsın fazla kilolu olma tehlikeyi de bir o kadar çoğalıyor” dedi.

Eşler arasında da fazla kilolar bulaşıcı olabiliyor

Dyt. Gizem Şeber: “Konutluluk, kumpaslı bir yaşamı da beraber getirdiği için yeni evlenenlerin daha basit kilo aldığını siz de sıkça görmüşsünüzdür. Yapılan neticeyi de bu istikamette. Konutluluk beden ağırlığının çoğalmasına yol açan etmenlerden biri ve en az iki senelik konutlu olanların beden ağırlıklarıyla, kilolarının boylarına göre olan oranı birbirine çok eş. Evlenen bireylerin kilo almaya meyilli olmasının sebepleri arasında ilk sırayı beslenme kumpası alır. Evlenen şahıslar, yalnız yaşadıkları zaman dilimine veya talebelik yaşamlarına kıyasla daha kumpaslı beslenirler ve eşleri ile uzayan akşam yemeleri ve gece atıştırmaları kilo almalarına neden olur. Konutluluk-Obezite ilişkisinde bir öbür ehemmiyetli mevzu ise işin psikolojik ebadı. Uzmanlara göre evlenen birey cılız kalma mevzusunu fiziksel görüntü açısını umursamıyor. Evlenmeden evvel karşı türe çekici görünmeye çalışan eşler, evlendikten sonra bu gidişatı daha az önem vermeye başlıyor ve neticede birliktece kilo alıyorlar. Eşler yeniden de yalnız zayıflamaya çalışanlara göre daha talihli. Yapılan araştırmalar, eşlerin zayıflama mevzusunda beraber hareket ettiklerinde yalnız başına zayıflamaya çalışanlara göre daha zaferli olduklarını göstermiştir. Bu, yalnız başına zayıflanmaz anlamına gelmiyor; fakat her mevzuda olduğu gibi zayıflama mevzusunda da birlikten güç doğuyor.” dedi.

Yapılan bir başka çalışmada, eşlerin fiziksel etkinlik seviyeleri ile ilişkili olduğunu hatırlatan Şeber, “Bu çalışmada da, konutlu olanların kumpaslı fiziksel etkinliğe daha çok bağlı kaldıkları gösterilmiştir. Bunun sebebinin eşe karşı dinlenen mesullükten kaynaklandığı söylenebilir” dedi.

Konutlu çiftler zayıflama mevzusunda daha talihli

Şeber: “Perhiz yapmak uzun sürdüğünde sıkıcı bir hal alabilir. Perhiz motivasyonu eşle beraber perhiz yapıldığında yükselir. Konutta sıhhatli beslenme kaideleri geçerli olmaya başlar. Zamanla alışkanlık haline gelen bu kaideler, kilo gözetmede de zaferli olunmasını sağlar. Yapılan perhizde yasaklar varsa kesinlikle insana çekici kazanç. Motivasyonun kırıldığı anlarda perhizi bozmak basit bir hal alır. Eşlerin birbirine dinlediği mesullük bu vaziyetin önüne geçer. Eşler, sosyal hayatta bir arada olmayı beğenirler. O sebeple birlikte spor yapmaya gitmek, daha neşeli bir hal alır. Yan yana oldukları için bunalmayan çiftler daha uzun müddet egzersiz yaptıklarının farkına dahi varmazlar. Davetliliklerde ve sosyal civarlarda yapılan ikramlara iki birey ‘hayır’ demek daha basittir.”diyerek sözlerine ilave etti.

Bu kış grip değil gergedan virüsü salgını var

18 Aralık 2019 Cinsel Sağlık

0 Yorumlar

Bu kış grip değil gergedan virüsü salgını var

Sağlık Bakanlığı tarafından 21 şehirden gelen misallerin araştırılmasında kasım-aralık aylarında grip dışındaki virüslerin yüzde 41,4’ünün gergedan virüsü olduğu bildirdi. Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, virüsün hastalığın bitiminde değişik hastalıklara da taban hazırladığını ve bu sebeple özellikle tehlike grubundakilerin dikkatli olması gerektiğini söyledi.

Çoğunlukla ilkbahar ve güzde grip eşi bulgularla kendini gösteren akut solunum yolu hastalığının en sık sebebi olan gergedan virüsü bu sene de kendini gösterdi. Kasım-Aralık aylarında hastalıklara grip dışındaki virüslerin neden olduğu görüldü. Havalar soğuduğunda mevsimsel grip virüsünün influenza neden olduğu yaygın hastalıktan evvel gergedan virüsünün hasta ettiği öğreniliyor. Gergedan virüsünün, grip eşi akut solunum yolu hastalığının en sık sebebi olduğunu andırdıran Enfeksiyon Hastalıkları ve Muayenehane Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, bulguların gribi hatırladığı için karıştırılabileceğini söyledi.

Solunum yoluyla bulaşıyor

Hastalığı geçiren şahısların öksürmesi, aksırması sırasında civara yaydıkları görünmeyecek kadar ufak solunum zerreciklerinin içindeki virüsün solunum yoluyla bulaştığını ifade eden Prof. Dr. Sönmezoğlu, “Hastanın yakınındaki şahısların bu havaya solumasıyla burun ve boğazdan giriyor ve solunum yolu epiteline tutunuyor. 12-72 saat arasındaki kuluçka süresi sonrasında şahısta hastalığın bulguları görülüyor” dedi.

Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, akut başlayan bulguları şöyle sıraladı:

“İlk bulguları burun kuruması ve karıncalanmadır. En sık tesadüfülen ve rahatsız eden bulgu ise boğaz sızısı ve boğazda karıncalanma; burun akıntısı, burunda dolgunluk, 2-3 gün içinde çoğalarak devam eden tıkanma ve aksırma; baş sızısı; yüzde ve kulaklarda tazyik hissi; tat ve koku hissinde eksilme; öksürük yüzde 30 hastada görülür; boğuk ses ve boğuk öksürük yüzde 20; öksürük sonrası kusma; rahatsızlık hissi ve halsizlik”

Başka hastalıklara da taban hazırlayabiliyor

Gergedan virüsünün, neden olduğu üst solunum yolu enfeksiyonlarının yanı gizeme, hastalığın bitiminde başka hastalıklara da taban hazırladığı için ayrı bir ehemmiyeti olduğunu anlatan Prof. Dr. Sönmezoğlu, “Bu virüs sinüzitin de en sık sebebi. Bununla beraber, orta kulak cerahati, kronik bronşit ve KOAH’ın da tutuşmasında tesirli oluyor. Bu nedenle özellikle tehlike grubundaki şahısların dikkatli olması gerekiyor” diye konuştu. Bu virüsün her yaşta görülmesine rağmen bulguların yaşa göre değişiklik gösterdiğini dile getiren Prof. Dr. Sönmezoğlu, “Bir yaşından ufaklarda yüksek ateşe neden olurken mektep çağındaki çocuklarda kuru öksürük ve sulu burun akıntısı en sık bulgudur. İleri yaşlarda var olan KOAH hastalığını tutuşturur ve zatürreye neden olabilir” dedi.

Bulaşmasını yasaklamak için

Gergedan virüs enfeksiyonlarının genellikle hafif olduğunu ve kendiliğindene geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Sönmezolu, “Rehabilitasyon, bulguları eksiltmeye ve rahatlatmaya müteveccihtir. Ancak etrafa bulaşır ve karmaşıklıkları önlemeye müteveccih ihtiyatların da alınması gerekir. Dolayısıyla hasta kesinlikle dinlenmeli, muhtemel olduğunca akışkan almaya çalışmalı, doktor hakimiyetinde antihistaminikler, burun açıcı ilaçlar ve damlalar kullanmalı. Bunun yanı gizeme, etrafa bulaşmmasını önlemek için hastanın bulunduğu alan içki bazlı dezenfektan ile silinmeli, elleri sık sık yıkanmalı, burun ve boğazın kurumasını önlemek için civarın ısı ve nemi ayarlamalı ve netlikte sigara, içki kullanılmamalı” ifadelerini kullandı.

Ellerinizi sık sık yıkayın

Gergedan virüsünden korunmak için yapılması gerekenler hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Sönmezolu, bunları şöyle sıraladı: “Hasta şahıslar ile yakın temastan kaçının. Grip eşi bir hastalık geçirildiğinde konutta istirahat edin. Hastayken, hastalığı bulaştırmamak için muhtemel olduğunca öteki insanlarla teması hudutlandırın. Hapşırma ve öksürme sırasında burun ve ağzınızı kâğıt ve mendille kapatın. Kullandığınız kağıt mendili çöp kolisine atın. Ellerinizi sabun ve su ile sık sık yıkayın. Ağız, burun ve gözlerinize lekeli ellerle temas etmeyin. Yüzeyleri sık sık arının. Bulunduğunuz alanları havalandırın.”

DHA

Astım hastalığı hakkında yanlış bildiklerimiz

15 Aralık 2019 Cinsel Sağlık

0 Yorumlar

Astım hastalığı hakkında yanlış bildiklerimiz

Toz, duman, koku alerjenler gibi çok muhtelif uyaranlar ile temas sonrası öksürük, soluk darlığı ve göğüste baskı hissi gibi yakınmalar ortaya çıkar. Lekeli hava, sanayileşme, kedi köpek beslenen konutların rakamındaki çoğalış ve havadaki nem oranının yüksekliği astım hastalığı için tetikleyici rol oynuyor. Astım, rehabilitasyon ve hakimiyet altına alınmadığı takdirde ciddi sıhhat meselelerine yol açmaktadır. Astım, hava yollarının daralması ile kendini gösteren ve hamleler krizler halinde gelen bir hastalıktır. Okan Üniversitesi Sağlık Kurumu Göğüs Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Melahat Bekir Külah, astım hastalığı hakkında doğru öğrenilen yanlışları söyledi.

1 Astım bulaşıcı bir hastalıktır

Astımın ortaya çıkmasında bazı genetik şahsi ve etrafsal tehlike etmenleri neden olmaktadır. İrsiyet genetik yapı, irsiyet, cinsiyet ve kiloluluk gibi ferdin kendisine ve ailesine ait etkenlerdir. Etrafımızda bulunan ve sık karşılaştığımız bazı faktörler, genetik olarak yatkın olan şahıslarda astımın ortaya çıkmasında ve hastalığın ağırlığı üzerinde ehemmiyetli rol oynarlar. Bu surattan bir enfeksiyon vaziyeti mevzubahisi olmadığından astım hastalığının bir şahıstan değişik bir şahsa bulaşması mevzubahisi değildir.

2 Astım rehabilitasyonunda kullanılan inhalerler spreyler alışkanlık yapar, çok uzun vakit kullanırsam akciğerlerime hasar verir

Astımın rehabilitasyonunda genel olarak inhaler dediğimiz soluk açıcı ilaçlar kullanılmaktadır. Astımda sprey ya da kuru toz biçiminde ilaçların kullanılmasının bağımlılık yapması mevzubahisi değildir. Sprey/kuru toz uygulayıcıları kullanıldığında, ilaç gaye bölgeye bedende gezmeden, doğrudan erişmektedir. Bu yolla ilaç verilmesinin bağımlılık yapması mevzubahisi değildir. Astım rehabilitasyonunda kullanılan ilaçlar akciğerlere hasar vermez. Bu cins ilaçlar Uzun araştırmalar neticeyi geliştirilmiş doktor tarafından mümkün verim ve hasarı göz önüne alınarak hastaya verilmektedir.

3 Astım ilaçlarındaki kortizon, çok hasarlıdır, çok yan tesiri vardır

Astımlı hastalara kortizon hastalığın tutuştuğu ya da kriz vaziyetlerinde, ağızdan ya da enjeksiyon yoluyla verilir. Kana hemen hiç karışmayan sprey biçimindeki kortizonun ise neredeyse hiç yan tesiri yoktur. Bazı hastalarda sprey biçimindeki kortizon kullanımına bağlı ses kısıklığı ya da kuru öksürük gibi şikâyetler olabilir. Bu cins şikâyetler spreyi kullandıktan sonra ağzın çalkalanmasıyla önlenebilir.

4 Şikâyetlerim düzeldi, artık ilaç kullanmama gerek yok

Astım şikâyetleri düzelse de ilaçları eksiltme ya da vazgeçme kararı, asla hasta tarafından kendiliğindene verilmemelidir. Astım da bronşlardaki daralma her ne kadar geri dönüşümlü olsa da, noksan rehabilitasyon bronşlardaki daralmanın kalıcı hale gelmesine neden olabilir. Astım ilaçların ne kadar vakit ile kullanılması kararı uzmanlara vazgeçilmelidir.

5 Astımlı hastalar spor yapmamalıdır

Doğru rehabilitasyon edilen ve hakimiyet altında olan astım, bireyin yaşamını etkilemez. Astımlı hasta, hekiminin teklifi istikametinde spor yapabilir. Sadece, bazı hastalarda spor evveli soluk açıcı ilaç kullanımı zorunlu olabilir. Bunun yanında, spordan ziyade; misalin çok tozlu bir spor salonu ya da fazla su buğuyu ile dolu kapalı bir havuz hastanın şikayetlerini başlatabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.

6 Gebelikte astım ilaçları bebeğe hasarlıdır

Astımlı hastaların takribî üçte birinde hamilelik sırasında astım bulguları hafifler, üçte birinde değişmez, üçte birinde ise makûslaşır. Sprey biçimindeki ilaçların neredeyse hiç yan tesiri yoktur. Bu sebeple hamilelikte hekim teklifi istikametinde güvenle kullanılabilirler. Bebeğe reel hasar verecek olan doktorun hakimiyeti altında verilecek olan ilaçlar değil, annenin astıma bağlı rehabilitasyon edilmemiş meseleleridir. Bu sebeple, astımlı hastaların hamilelik süresince doktor hakimiyetinde olmaları gerekmektedir.

maltepe escort ataşehir escort kartal escort tuzla escort gebze escort ümraniye escort pendik escort kurtköy escort bostancı escort kartal escort kadıköy escort anadolu yakası escort ümraniye escort çekmeköy escort göztepe escort