Bayanların sinsi hastalığı: Osteoporoz

Bayanların sinsi hastalığı: Osteoporoz

Bayanların sinsi hastalığı osteoporozun önüne geçmek için kesinlikle her sene kumpaslı ölçümler ve taramalar yapılmalı. Özellikle kafeinin kemik düşmanı olduğunu vurgulayan, Türkiye İş Bankası iştiraki Bayındır Söğütözü Sağlık Kurumu Fizik Rehabilitasyon ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Metin Karataş, osteoporoz hastalığı ile alakalı merak edilen sualleri cevapladı:

Osteoporoz nedir

Osteoporoz ülkemizde ulus arasında “kemik erimesi” olarak da adlandırılan, kemiğin yoğunluğunda eksilme, mikro yapısında bozulma ve daha kırılgan hale gelmesi ile karakterize bir iskelet hastalığıdır. Hem bayan hem de erkek cinsiyetini, özellikle 50 yaş üstü popülasyonu ilgilendiren bir sıhhat problemidir.

Osteoporozun sebepleri nelerdir

Yaşayan bir doku olan kemik eforunu, esas olarak yoğunluğu tanımlar. Bunun için en esas tanımlayıcı genetiktir ancak etrafsal etkenler ve bazı ilaçlarda katkıda bulunur. Osteoporozun oluşmasındaki en ehemmiyetli sebebi bayanlarda östrojen erkeklerde ise androjen hormonlarının noksanlığıdır.

Hastalığın bulguları nelerdir

– Osteoporozun ilk belirtisi sızılı bir kırık olabilir. Omurlar, kalça femur kemiği el bileği ve kaburgalar osteoporoz varlığında kırıkların en sık izlendiği bölgelerdir.

– Hastalığın tanısının konulmasından evvel kırık tehlikesinin tanımlanması gerekir. Bunun için hastanın kemik yoğunluk ölçümü ile birlikte şahıslara ait tehlike etkenleri ve o cemiyete ait bilgiler kullanılarak hesaplamalar yapan usuller kullanılabilir.

– Osteoporoz tanısında kemik yoğunluk ölçümü için DXA Dual Enerji X-Ray Absorbsiometri usulü referans tanı usulüdür. Oluşturulmuş kılavuzlara göre 65 yaş altında olup osteoporoz için tehlike etmenlerine sahip olan menopoz sonrası bayanlarda, 65 yaş üstü tüm bayanlarda, kırığı olan tüm menopoz sonrası bayanlarda ve osteoporoz gelişimi için tehlike oluşturan öteki hastalıklardan birine sahip olan bireylerde DXA testi yapılmalıdır.

Osteoporoz hastalığına karşı nasıl temkin alınabilir

Osteoporoz belli miktarlarda önlenebilir ve rehabilitasyon edilebilir bir hastalıktır. Bu mevzudaki esas yaklaşım hayat stiline müteveccih farklılıklar yapılması ve ilaç rehabilitasyonları olarak sınıflanabilir. Osteoporoz’a karşı alınacak ihtiyatları şu biçimde sıralayabiliriz:

Önlenebilir hastalık: Sigara ve fazla içki alımının yasaklanması, kumpaslı beden ağırlığını taşıyan egzersizler yapılması, balanslı bir perhiz ve yeterli kalsiyum ve D vitamini alınması hastalığı önleyebilir.

Egzersiz koşul: Osteoporozda egzersiz ehemmiyetlidir. Kemik dokusunun yüke maruz kalması basmakalıp yine yapılanma süreci için zorunludur. Beden ağırlığını taşıyarak yapılan kumpaslı yürüyüş, jogging, bisiklet gibi egzersizler ve kuvvetlendirme egzersizleri neticeyi kemik yoğunluğunda çoğalış kaydolunabilir.

En iyi ilaç D vitamini: Yeterli D-vitamini ve kalsiyum takviyeyi osteoporozdan hem korunmak için hem de rehabilitasyonu için en ehemmiyetli unsurlardan bir tanesini oluşturur.

Hekim takibinde rehabilitasyon: Gelişmiş ya da yerleşmiş osteoporozda hem kalsiyumun kemikten uzaklaştırılmasını ve kemik imhasını önlemeye müteveccih, hem de kemik imalini artırmaya müteveccih ilaçlar kullanılabilir. Hastanın hangi ilacı kullanacağına genel muayenehane özellikleri, eşlik eden tıbbi meseleleri, yaşı ve tehlike etmenlerine göre doktor karar verecektir. Osteoporoz rehabilitasyonunda esas emel gelecekte oluşabilecek kırıkların önlenmesidir. Rehabilitasyona cevap doktor tarafından periyodik olarak takip edilmelidir.

Pekmez yiyin: Hayatın tüm safhalarında yeterli kalsiyum alınması sıhhatli bir kemik yapısının yaradılışı ve korunması için zorunludur. Bu büyük oranda yiyeceklerle sağlanır. En iyi kalsiyum kaynağı gıdalar süt ve süt mahsulleridir. Pekmez, yeşil sebze, kuru meyve ve baklagiller ve fındık, fıstık gibi çerezler de iyi kalsiyum kaynağı olarak sayılabilir. Yiyeceklerle kalsiyum alımının yeterli olmadığı gidişatlarda ilaç ya da gıda dayanakları kullanılabilir.

Kalsiyum emen besinlerden uzak durun: Kalsiyum alımının yanı gizeme bazı beslenme alışkanlıkları da kalsiyum emilimini ya da atılımını etkileyerek negatif neticeler yaratabilir. Fazla kafein ve tuz tüketimi, gazlı meşrubatlar bu kapsamda sayılabilir. Yüksek proteinli perhiz alışkanlığı idrarda kalsiyum atılımını artırarak olumsuz kalsiyum balansına yol açabilir.

D vitaminini bakımsızlık etmeyin: Vitamin-D bağırsaklardan kalsiyum emilimini ve kemiğin mineralize olmasını sağlayarak kalsiyum ve kemik metabolizmasını doğrudan tesirler. Bu sebeple bedenimizde belli seviyelerde bulunmalıdır. Yeterli vitamin D seviyeyi güneş ışınlarının tesiri ile ciltte birleşimlenerek sağlanabilir. Bunun noksan olması vaziyetinde D vitamini kapsayan mahsuller ile desteklenmelidir.

Vitamin ambarlarınızı hakimiyet edin: Kalsiyum ve D vitaminine ek olarak kemik mineralizasyonuna doğrudan ya da dolaylı katkılarından dolayı magnezyum, K2 vitamini, B6 ve B12 vitamin seviyeleri de ehemmiyet kazanmıştır.

Bayanlar her gün bir kadeh süt harcamalı

Bayanlar her gün bir kadeh süt harcamalı

Bayanların alabilecekleri temkinler ile osteoporoz tehlikesini eksiltebileceklerini belirten Fizik Rehabilitasyon ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Gülnur Taşcı Bozbaş, Dünya Bayanlar Günü’nde bayanlara tekliflerde bulundu.

Özellikle bayanlarda daha fazla görülen osteoporozun kemik erimesi, ilerleyen yaşlardaki kırıkların en ehemmiyetli sebepleri arasında yer aldığını öne süren Taşçı Bozbaş, “Hayat niteliğini negatif istikamette etkileyen osteoporoz, en yalın tasviriyle kemik yoğunluğunun eksilmesidir. Kemik yoğunluğunun eksilmesi neticesinde kemik yapısı bozulur ve kırılganlık çoğalır. Kırıklar ve neticesinde ortaya çıkan yatağa bağımlılık hayatı tehdit eden karmaşıklıklara neden olur. Osteoporoz başlangıcında hastada genellikle hiçbir şikâyet olmaz. Ancak hastalık ilerledikçe kemik dokusunun mukavemeti geri dönüşü olmayacak bir biçimde eksilir ve kemiklerde yaygın sızılar ortaya çıkar. Osteoporozun ileri yarıyıllardaki karmaşıklığı ise fraktürler başka bir deyişle kemiklerdeki kırıklardır” dedi.

Kemik erimesinin en ehemmiyetli sebebi menopoz

Osteoporozun genellikle 45 yaşından sonra görülmeye başladığını ve yaşla beraber görülme sıklığı çoğaldığını dikkate sürükleyen Taşçı Bozbaş, “Osteoporoz; 50-60 yaş arası kadınlara yüzde 40-55, 60-70 yaş arasında yüzde 75, 70 yaş üzerinde ise yüzde 85-90 olarak görülür. Çağdaş çağın hastalıkları arasında yer alan osteroporozun en ehemmiyetli sebebi; menopozdur. Bayanlarda, cılız ve ince yapılı olanlarda, yaşlılarda, ailesinde osteoporoz olanlarda, yeme tutum bozukluğu olanlarda anoreksiya, kalsiyumdan bakımından noksan olarak beslenenlerde, hareketsiz hayat sürenlerde ve sigara içenlerde osteoporoz görülme ihtimali daha fazladır”.

Her gün kumpaslı olarak bir kadeh süt için

Osteoporoz tehlikesini eksiltmek için Taşçı Bozbaş, şu ihtarlarda bulundu: “Sigarayı vazgeçin, fazla içki içmeyin, kumpaslı egzersiz yapın, kalsiyum alımınızı çoğaldırın, hergün kumpaslı olarak bir kadeh süt için, fazla kahve ve gazlı meşrubat içmeyin, güneşten yeterince faydalanın, ideal kilonuzu gözetin, şeker alımını eksiltin. Fazla protein tüketimi kalsiyum kaybına ve osteoporoza neden olur. Bu sebeple balanslı beslenin”

Kemik erimesine izin vermeyin

23 Aralık 2019 Cinsel Sağlık

0 Yorumlar

Kemik erimesine izin vermeyin

50 yaşın üstündeki bayanların yüzde 30’unda görülen ‘osteoporoz’ başka bir deyişle millet arasında öğrenilen ismiyle ‘kemik erimesi’, özellikle menopoz sonrasında ciddi sıhhat problemlerine neden olarak hayat niteliğini düşürmektedir; ancak yeterli ölçüde kalsiyum harcayıp sıhhatli beslenerek, kumpaslı bir hayat stili ile osteoporoz tehlikesini eksiltmek olası. Memorial Hizmet Sağlık Kurumu Fizik Rehabilitasyon ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Uzm. Dr. Demet Tekdöş Demircioğlu, kemik erimesini önlemenin yolları hakkında şu bilgileri verdi:

“Kemik erimesi bireyi çoğalan kırık tehlikesine maruz vazgeçecek seviyede kemik eforunda eksilme ile ortaya çıkan bir iskelet sistemi bozukluğudur. Kemik eforu; kemik yoğunluğu ve kemik niteliğinin bileşimini yansıtmaktadır. Düşük kemik kütlesi, kemiğin kırılganlığında çoğalma ve kemik mikro mimarisinin bozulması ve neticede kırık tehlikesinin çoğalması ile sonuçlanmaktadır. Kemik erimesi ve kemik erimesine bağlı kırıklar için tehlike etkenlerinin belirlenmesi ile yüksek tehlike altındaki fertler ortaya çıkabilir ve böylece değiştirilebilen tehlike etkenleri idarenerek kırıklar önlenebilir.”

Ağrı, bir hayli metabolik kemik hastalığına eşlik eden bir bulgu olarak ortaya çıkmaktadır diyen Demircioğlu; “Kemik erimesinde ise uzun vakit hastalığın ilk bulgusunun kırık olduğu düşünülmüşse de mikroskopik seviyede büyüyen ve radyolojik usullerle gösterilmeyen “mikrokırık” kavramının yerleşmesi ile kemik erimesi kronik sızılı hastalıklar listesine ilave edilmiştir. Kemik erimesinde kırıklar en sık omurga, el bileği, kalça bölgesinde görülmektedir. Bu kırıklar hafif bir düşme veya çarpmadan sonra oluşabilmektedir. Kemik erimesi hastalarında ortaya çıkan boy kısalması da hastalığın belirlenmesinde ehemmiyetli bir rol oynamaktadır.”

Kumpaslı egzersizler ve özel bir beslenme programı çok ehemmiyetli

Uzm. Dr. Demet Tekdöş Demircioğlu’na göre; “Kemik erimesi olan hastalar ciddi fiziksel bulguların yanı gizeme kendine bakım ve günlük hayat etkinliklerini yerine getirme ve sosyal yaşama katılma açısından güçlükler ile karşılaşmaktadır. Yaşamın ilk safhalarında oluşan doruk kemik kütlesinde en tesirli etmen şahsın genetik yapısıdır. Bu sebeple ailede bulunan kemik erimesi hikayesi, tehlikeyi artırmaktadır. Erken yaşta ortaya çıkan kemik erimesinde beslenme dışında noksan fiziksel etkinlik, düşük beden ağırlığı, hormonal bozukluklar ve muhtelif ilaçlar öbür tehlike etmenlerini oluşturmaktadır. Kalsiyum ve D vitamini alımı, fluorid, fosfor ve çinko gibi öbür elementlerin alımı da kemik yaradılışında ehemmiyetli bir yer yakalamaktadır. Fiziksel etkinlik ve egzersizin yapılan araştırmalarda kemik kütlesindeki kaybı eksilttiğini ve kemik kütlesinde çoğalışa neden olduğu gösterilmiştir. Fiziksel etkinlikler içinde eforlu mekanik yüklenmelerin ve mukavemetli egzersizlerin kemiğin eforu için en aktif egzersizlerdir.”

Yeterli ölçüde protein meyve ve sebze harcayın

Uzm. Dr. Demet Tekdöş Demircioğlu, protein kemik ağırlığının takribî üçte ikisini alana getirir diyor ve ilave ediyor: “Kemik imalini artıran hormon ve sihrime etkenlerinin üretiminin sağlanabilmesi için perhizle yeterli ölçüde protein alımı gerekmektedir. Bu vaziyet özellikle protein alımı noksan yaşlı hastalar için ehemmiyetlidir. Ancak yer yaşta, perhizle alınan toplam asit ve alkali yükü özellikle kalsiyumu noksan olan fertlerde kalsiyum atılımı üzerinde tesirli olmaktadır. Bu sebeple protein, meyve ve sebzelerle oluşan balanslı beslenme kemik metabolizması güzergahından bereketlidir.”

maltepe escort ataşehir escort kartal escort tuzla escort gebze escort ümraniye escort pendik escort kurtköy escort bostancı escort kartal escort kadıköy escort anadolu yakası escort ümraniye escort çekmeköy escort göztepe escort