Çoraptaki soğan sızıları kesiyor

Çoraptaki soğan sızıları kesiyor

Sofralarda en yaygın kullanılan sebzelerden biri olan soğan yiyecek kıymeti bakımından çok zengindir. A, B ve C vitaminleri ilepotasyum, magnezyum, kalsiyum, sodyum, iyot, fosfor ve kükürt mineralleri bakımından oldukça zengin olan soğanın kapsadığı değişik etmen maddeler sayesinde de pek çok hastalığa iyi gelmektedir.

Soğan dilimi sızıyı kesiyor

– Ayak asap uçlarında 7 bin tane asap ucu bulunuyor. Soğan dilimleri romatizmal sızıların olduğu yere ya da ayağın içine yerleştirilip bir streç veya çorapla sarıldığında sızılara iyi geliyor.

– Soğan dilimleri, kapısı kapalı bir odada yatak başına konulduğunda sabaha kadar solunum yollarını açıyor.

– Soğan, lapa halinde göğüse sürüldüğünde ise balgam söktürücü tesiri yapıyor.

7 vitamin ile kemiklerinizi kuvvetlendirin

7 vitamin ile kemiklerinizi kuvvetlendirin

Sıhhatlı ve doğru beslenme, bir hayli sıhhat meselesinin önlenmesi için zorunlu olduğu kadar kemik yapısı için de ehemmiyetlidir. Özellikle kemik kırıklarının, genellikle ileri yaşta ortaya çıkan kemik erimesinin önlenmesi ve kemiklerin kuvvetlendirilmesi için kalsiyum, magnezyum, potasyum, Vitamin D, omega-3 bakımından zengin yiyecekler harcanması zorunludur. Memorial Diyarbakır Sağlık Kurumu Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Serdar Necmioğlu, sıhhatli kemik yapısı için doğru beslenme kaideleri hakkında bilgi verdi.

kemikler için vitamin

Güçlü kemikler için bebeklikte anne sütü ehemmiyetli

Kemikler de değişik dokular gibi canlı bir yapıya sahiptir. Yapısı, kollajen ismi verilen ve elastiklik sağlayan bir protein ile bu yapıyı sağlamlaştıran kalsiyum ve fosfattan oluşur. Yaş ilerledikçe, kemik erimesi ve kemik yoğunluğunun eksilmesi ciddi bir sıhhat problemi olarak ortaya çıkar. İleri yaşlarda kemiklerin sıhhatli olması için çocukluktan başlanarak doğru beslenmeye itina göstermek gerekir. Hatta bu gidişat anne karnında başlar. Annenin beslenmesi çocuktaki kemik yapısını da tesirler. Çocuğun kemik yapısının gelişimi için anne sütünün ehemmiyeti de tartışılmaz bir hakikattir.

vitamin

15-30 yaş arası kemikleri kuvvetlendirmek gerekir

En iyi kemik yoğunluğu ve niteliği 15-30 yaşları arasında kazanılır. Bu yaşlar arasında kazanılan kemik niteliği, insanın gençliğinde çalışarak kazanıp bankaya yatırdığı para gibidir. İlerleyen yaşlarda, gençlik senelerinde edinilen nitelikli kemik yapısı kullanılarak daha dinamik ve sıhhatli bir hayat sürmek olası olur. Zira 35 yaşından sonra kemik kitlesi yavaş yavaş zayıflamaya başlar. Özellikle bayanlarda, östrojen hormonu menopozla beraber eksildiği için buna bağlı olarak kemikler de daha süratli zayıflama sürecine girer. Bundan dolayı genç yaşlarda beslenme, insanın tüm yaşamı süresince kemik sıhhatini etkileyecek neticeler doğurur.

kalsiyum

Kalsiyum ve fosfor kemikler için bölmez ikili

Sıhhatlı kemikler için akla gelen ilk yiyecek grubu kalsiyum kapsayan yiyeceklerdir. Kalsiyumun yeterli ölçüde alınmadığında, beden kandaki kalsiyum balansını sağlamak için kemiklerdeki kalsiyumu kullanır. Kalsiyum zorunludur fakat tek başına yeterli değildir. Kalsiyumun değişik mineraller ve vitaminlerle beraber alınmasıyla oluşan sinerjik tesir, kemik niteliğini artırmada daha tesirli olur. Kemik sıhhati için kalsiyum alımı kadar emilimi de ehemmiyet taşır. Gıdalarla alınan kalsiyumun ancak yüzde 50’si emilir. Kalsiyum ve fosfor beraber çalışan ehemmiyetli iki mineraldir, fosfor ile kalsiyum birbirlerine denk ölçüde alındığında emilimleri çoğalır. Protein ve zorunlu minerallerin bedene yeterince alınabilmesi için ise et ve süt mahsulleri kumpaslı olarak harcanmalıdır. Kafein, fazla içki, sigara, obezite ve tuz, idrarla kalsiyum atılımını artırmaktadır. Yaşlılık yarıyılını sıhhatli bir biçimde geçirmek için bu yiyeceklerin olası olduğunca hudutlandırılması ehemmiyetlidir.

vitamin

Kemikler için faydalı vitamin ve mineraller balanslı bir biçimde alın

Kalsiyum: Kemikler için lokomotiftir. Kalsiyum kapsayan yiyecekler; süt ve süt mahsulleri, soya fasulyesi, fıstık, ceviz, badem, lahana, brokoli, koyu yeşil yapraklı sebzeler, balık, kurutulmuş meyveler, kuru baklagillerdir.

A vitamini: Kemik gelişimine ve gelişmesine katkısı oldukça fazladır. A vitamini güzergahından zengin yiyecekler; turuncu renkli yiyecekler, süt, yumurta, balık, karaciğer, brokoli, kivi, erik ve incirdir.

Magnezyum: Kemik gelişimine katkı sağlar. Ktümörü baklagiller, yağlı tohumlar, arıtılmış edilmemiş hububat taneleri ve koyu yeşil yapraklı sebzeler ehemmiyetli magnezyum kaynağıdır.

Çinko: Sıhhatlı kemik gelişimi için zorunludur. Çinko kapsayan yiyecekler deniz mahsulleri, kırmızı et, mantar, ceviz, badem, fındık, fasulye, bulgur ve bezelye olarak sıralanabilir.

Potasyum: Kemikler için zorunludur. Günlük harcanması gereken potasyum ölçüyü 3,5 gramdır. Potasyumdan zengin yiyecekler; koyu yeşil yapraklı sebzeler, kabuklu patates, kuru kayısı, sakız ve somon balığı, yoğurt, avakado.

D vitamini: Kemik sıhhati için ehemmiyetlidir; balık yağı, süt ve süt mahsulleri, morina balığı yağı, sardalya, uskumru, somon, ton balığı, yumurta sarısı, tereyağı, yulaf ezmesi gibi yiyeceklerde D vitamini bakımından zengindir.

K vitamini: Kemik arkadaşıdır; yeşil yapraklı sebzeler, ıspanak, bürüksel lahanası, maydanoz, şalgam, pancar yaprağı, bamya, marul, brokoli, kuşkonmaz, hububatlar, tereyağı, peynir, yumurta, karaciğer, soya fasulyesi, yeşilçay, kivi, yaban mersini, kuru erik, havuç K vitamini kapsayan yiyecekler arasındadır.

Kemik erimesini önlemenin 10 yolu

Kemik erimesini önlemenin 10 yolu

Millet arasında kemik erimesi olarak öğrenilen osteoporoz; kemik kütlesindeki eksilme ve kemik mikro mimarisindeki bozulma neticeyi ortaya çıkan kemik kırılganlığındaki çoğalıştır. Kırık ortaya çıkıncaya kadar osteoporoz suskun izler.

En çok omurgayı tesirler

Osteoporoz bedende en çok omurgayı tesirler. Osteoporotik kemiklerdeki kırıklar sıklıkla omurga, kalça ve el bileğini kapsar. Kalça ve el bileğindeki osteoporotik kırıkların aksine omurgadaki kırıklar sıklıkla düşme veya travma ile ilişkili değildir. Bedende suskunca ilerleyen ve kırık oluşmadığı sürece bulgu vermeyen osteoporoz hastalarının yalnızca yüzde 30’u muayenehane şikayetler ile tanımlanırken, geri kalan kısmın çoğu tesadüfsel olarak tespit etilir. Hastalığın yaygın belirtileri ise bel ve sırt sızıları, boyda kısalma, omurgada kırık, sırtta kamburlaşma olarak ortaya çıkar.

Süt ve süt mahsulleri harcayın

Daha az kemik dokusuna sahip oldukları için bayanların erkeklere göre osteoporoza tutulma tehlikeyi daha yüksektir. Beynelmilel Osteoporoz Vakfı bilgilerine göre dünyada 200 milyon kadının ortak tasayı olan osteoporoz, 60-70 yaşlarındaki bayanların üçte biri, 80 yaşlarındaki bayanların ise üçte ikisinde görülüyor. Doğru beslenme ile osteoporozun önüne geçmek olası. Kalsiyum, magnezyum ve mineral açısından zengin olan yiyeceklerin kemik yapısını kuvvetlendirmeye fayda sağladığını gibi bu gıdalar kemik sıhhati için en ehemmiyetli mineral kalsiyumdur. Bu sebeple kemik erimesinden gözeten en ehemmiyetli gıdalar da süt ve süt mahsulleridir. Peynir ve öteki süt mahsulleri kalsiyum bakımından zengin içeriğe sahiptir. Bunun yanı gizeme yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, kuruyemiş, D vitamini kapsayan besinler ve hububat bakımından zengin gıdalar da kemik erimesini gözetmek için harcanması gereken gıdalardır.

Temkinleri alın kemik erimesini önleyin

– Yüksek oranda kalsiyum ve magnezyum kapsayan kayısı harcayın,

– Bedendeki D vitaminini faal hale getirmek için en az 15 dakika güneş ışığından yararlanın.

– Her gün D vitamini kaynağı yumurta sarısı harcayın.

– Çay, kahve gibi kafein kapsayan meşrubatlardan uzak durun.

– A, E ve C vitaminleri bakımından zengin olan ve bol ölçüde kalsiyum kapsayan brokoli, marul gibi yeşil sebzeler harcayın.

– Kalsiyum ve D vitamini ambarı süt için.

– Haftada iki gün kalsiyum bakımından zengin olan istiridye, karides gibi deniz mahsullerini harcayın.

– Kemik erimesine neden olan proteolitik enzimleri eksiltici tesiri bulunan üzüm çekirdeği özütü harcayın.

– Sigara ve içkiden uzak durun.

– İdrarla kalsiyum atılımını artırarak kemiklerdeki kalsiyum ölçüsünü eksilten tuzu eksiltin.

Bayanların sinsi hastalığı: Osteoporoz

Bayanların sinsi hastalığı: Osteoporoz

Bayanların sinsi hastalığı osteoporozun önüne geçmek için kesinlikle her sene kumpaslı ölçümler ve taramalar yapılmalı. Özellikle kafeinin kemik düşmanı olduğunu vurgulayan, Türkiye İş Bankası iştiraki Bayındır Söğütözü Sağlık Kurumu Fizik Rehabilitasyon ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Metin Karataş, osteoporoz hastalığı ile alakalı merak edilen sualleri cevapladı:

Osteoporoz nedir

Osteoporoz ülkemizde ulus arasında “kemik erimesi” olarak da adlandırılan, kemiğin yoğunluğunda eksilme, mikro yapısında bozulma ve daha kırılgan hale gelmesi ile karakterize bir iskelet hastalığıdır. Hem bayan hem de erkek cinsiyetini, özellikle 50 yaş üstü popülasyonu ilgilendiren bir sıhhat problemidir.

Osteoporozun sebepleri nelerdir

Yaşayan bir doku olan kemik eforunu, esas olarak yoğunluğu tanımlar. Bunun için en esas tanımlayıcı genetiktir ancak etrafsal etkenler ve bazı ilaçlarda katkıda bulunur. Osteoporozun oluşmasındaki en ehemmiyetli sebebi bayanlarda östrojen erkeklerde ise androjen hormonlarının noksanlığıdır.

Hastalığın bulguları nelerdir

– Osteoporozun ilk belirtisi sızılı bir kırık olabilir. Omurlar, kalça femur kemiği el bileği ve kaburgalar osteoporoz varlığında kırıkların en sık izlendiği bölgelerdir.

– Hastalığın tanısının konulmasından evvel kırık tehlikesinin tanımlanması gerekir. Bunun için hastanın kemik yoğunluk ölçümü ile birlikte şahıslara ait tehlike etkenleri ve o cemiyete ait bilgiler kullanılarak hesaplamalar yapan usuller kullanılabilir.

– Osteoporoz tanısında kemik yoğunluk ölçümü için DXA Dual Enerji X-Ray Absorbsiometri usulü referans tanı usulüdür. Oluşturulmuş kılavuzlara göre 65 yaş altında olup osteoporoz için tehlike etmenlerine sahip olan menopoz sonrası bayanlarda, 65 yaş üstü tüm bayanlarda, kırığı olan tüm menopoz sonrası bayanlarda ve osteoporoz gelişimi için tehlike oluşturan öteki hastalıklardan birine sahip olan bireylerde DXA testi yapılmalıdır.

Osteoporoz hastalığına karşı nasıl temkin alınabilir

Osteoporoz belli miktarlarda önlenebilir ve rehabilitasyon edilebilir bir hastalıktır. Bu mevzudaki esas yaklaşım hayat stiline müteveccih farklılıklar yapılması ve ilaç rehabilitasyonları olarak sınıflanabilir. Osteoporoz’a karşı alınacak ihtiyatları şu biçimde sıralayabiliriz:

Önlenebilir hastalık: Sigara ve fazla içki alımının yasaklanması, kumpaslı beden ağırlığını taşıyan egzersizler yapılması, balanslı bir perhiz ve yeterli kalsiyum ve D vitamini alınması hastalığı önleyebilir.

Egzersiz koşul: Osteoporozda egzersiz ehemmiyetlidir. Kemik dokusunun yüke maruz kalması basmakalıp yine yapılanma süreci için zorunludur. Beden ağırlığını taşıyarak yapılan kumpaslı yürüyüş, jogging, bisiklet gibi egzersizler ve kuvvetlendirme egzersizleri neticeyi kemik yoğunluğunda çoğalış kaydolunabilir.

En iyi ilaç D vitamini: Yeterli D-vitamini ve kalsiyum takviyeyi osteoporozdan hem korunmak için hem de rehabilitasyonu için en ehemmiyetli unsurlardan bir tanesini oluşturur.

Hekim takibinde rehabilitasyon: Gelişmiş ya da yerleşmiş osteoporozda hem kalsiyumun kemikten uzaklaştırılmasını ve kemik imhasını önlemeye müteveccih, hem de kemik imalini artırmaya müteveccih ilaçlar kullanılabilir. Hastanın hangi ilacı kullanacağına genel muayenehane özellikleri, eşlik eden tıbbi meseleleri, yaşı ve tehlike etmenlerine göre doktor karar verecektir. Osteoporoz rehabilitasyonunda esas emel gelecekte oluşabilecek kırıkların önlenmesidir. Rehabilitasyona cevap doktor tarafından periyodik olarak takip edilmelidir.

Pekmez yiyin: Hayatın tüm safhalarında yeterli kalsiyum alınması sıhhatli bir kemik yapısının yaradılışı ve korunması için zorunludur. Bu büyük oranda yiyeceklerle sağlanır. En iyi kalsiyum kaynağı gıdalar süt ve süt mahsulleridir. Pekmez, yeşil sebze, kuru meyve ve baklagiller ve fındık, fıstık gibi çerezler de iyi kalsiyum kaynağı olarak sayılabilir. Yiyeceklerle kalsiyum alımının yeterli olmadığı gidişatlarda ilaç ya da gıda dayanakları kullanılabilir.

Kalsiyum emen besinlerden uzak durun: Kalsiyum alımının yanı gizeme bazı beslenme alışkanlıkları da kalsiyum emilimini ya da atılımını etkileyerek negatif neticeler yaratabilir. Fazla kafein ve tuz tüketimi, gazlı meşrubatlar bu kapsamda sayılabilir. Yüksek proteinli perhiz alışkanlığı idrarda kalsiyum atılımını artırarak olumsuz kalsiyum balansına yol açabilir.

D vitaminini bakımsızlık etmeyin: Vitamin-D bağırsaklardan kalsiyum emilimini ve kemiğin mineralize olmasını sağlayarak kalsiyum ve kemik metabolizmasını doğrudan tesirler. Bu sebeple bedenimizde belli seviyelerde bulunmalıdır. Yeterli vitamin D seviyeyi güneş ışınlarının tesiri ile ciltte birleşimlenerek sağlanabilir. Bunun noksan olması vaziyetinde D vitamini kapsayan mahsuller ile desteklenmelidir.

Vitamin ambarlarınızı hakimiyet edin: Kalsiyum ve D vitaminine ek olarak kemik mineralizasyonuna doğrudan ya da dolaylı katkılarından dolayı magnezyum, K2 vitamini, B6 ve B12 vitamin seviyeleri de ehemmiyet kazanmıştır.

Sağlıklı bir menopoz yarıyılı için light süt için

Sağlıklı bir menopoz yarıyılı için light süt için

Genellikle 40 yaşından sonra görülen menopoz, sıhhatli beslenme usulleriyle bayanların fobili düşü olmaktan çıkıyor. Bu yarıyılda bedenin kalsiyum gereksiniminin çoğaldığına dikkat sürükleyen uzmanlar, aynı zamanda kilo almaya yatkın bir yarıyıl olduğundan kilo hakimiyetini sağlamak, obezite ve yüksek kolesterol tehlikesini eksiltmek için de light süt içilmesi gerektiğini söyledi.

Menopoz yarıyılında bedenin kilo alımına çok uygun olduğunu ifade eden Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimi Fakültesi Beslenme ve Diyatetik Kısım Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, light sütün de az yağlı sütler protein, kalsiyum ve fosfor bakımından oldukça zengin olduğunu belirtti. “Light sütün kolesterolü ve doymuş yağ ölçüyü, bütün yağlı sütlere oranla daha azdır” diyen İnanç, “Özellikle kilo meseleyi olan bayanların netlikle bu yarıyılda light süt içmesi gerekmektedir. Süt sayesinde bu güçlü yarıyıl daha az kasvetle atlatılmış olur” diye konuştu.

Kalsiyum lüzumunu karşılıyor

İnsan bedeninde kalsiyum ambarı oluşturulması için sütün kumpaslı olarak içilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. İnanç, “Menopoz yarıyılında beden oldukça fazla ölçüde kalsiyuma lüzum dinler. Yeterli kalsiyum alınmaması halinde kemiklerdeki kalsiyum beden tarafından kullanılmaya başlar. Bu gidişat kemik kaybına osteoporoz neden olur. Menopoz yarıyılında bu tehlikeyi eksiltmenin en basit yolu kumpaslı light süt tüketimidir” dedi.

Light sütlerin gıda kıymetlerini gözettiğini, mineral açısından bütün yağlı sütlerden daha zengin olduğunu ve günde vasati iki kadeh harcanması gerektiğini de vurgulayan İnanç, light sütlerde bulunan mevcut kalsiyumun metabolizmayı süratlendirerek yağ yakımına da dayanakçı olduğunu belirtti.

Hipertansiyonu dengeleyen meşrubat: Süt

Hipertansiyonu dengeleyen meşrubat: Süt

Minik yaştan itibaren kumpaslı olarak süt harcanmasının ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan kalp hastalıklarının önlenmesinde tesirli olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, sütün içerisinde kan tazyikinin düşürülmesinde tesirli olan protein, kalsiyum, fosfor gibi yiyecek öğelerinin bulunduğunu vurguluyor. Sütün bu özelliği ile hipertansiyonu balansta tutarak mümkün kalp hastalıkları tehlikesini de eksilttiği ifade ediliyor.

Günde 2 kadeh süt

Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Kısım Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, süt tüketiminin hipertansiyonu ve kalp sıhhatini doğrudan pozitif etkilediğini söyledi. Prof. Dr. İnanç, “Her gün yeterli ölçüde süt içerek kalbin iş yükünü artıran ve atar damarlara hasar veren hipertansiyondan korunmak muhtemel. Hipertansiyon zaman içinde özellikle kalp, böbrek, göz ve beyine kan götüren atar damarlarda zarar oluşmasına neden olmaktadır. Özellikle tansiyon hastaları başta olmak üzere, yaşı ne olursa olsun herkesin kumpaslı olarak 2 kadeh sıhhatli süt içerek tansiyonlarını dengelemesi muhtemel” biçiminde konuştu.

Kalsiyum ve fosfor zengini

Hipertansiyonun inme, kalp krizi ve böbrek eksikliğinin ehemmiyetli kilit sebeplerinden biri olduğunu da kaydolan Prof. Dr. İnanç, “Süt ve süt mahsullerinde bulunan kalsiyumun alımı eksildikçe arteriyel kan tazyiki çoğalarak hipertansiyona neden olmaktadır. Bu sebeple kalsiyum tüketiminin artırılması gerekmektedir. Kalsiyum ve fosfor açısından en zengin gıda da süt ve süt mahsulleridir” dedi.

Kan tazyikindeki yükselmenin senelerce bulgu vermeden sinsice ilerleyebileceğine de dikkat sürükleyen İnanç, bu vaziyetin uzun vadede kalp, böbrek, göz ve beyin damarlarına kalıcı zararlar verebileceğinin altını çizdi.

Kemik sıhhatini gözetmenin 7 yolu

Kemik sıhhatini gözetmenin 7 yolu

Kemiklerimizin eforlu ve sıhhatli kalabilmesi tam beden sıhhati için çok ehemmiyetli. Kalsiyum, D vitamini, protein gibi yiyecek maddeleri dışında şahsın hayat stili de kemiklerin gelişimi için büyük ehemmiyet taşıyor.

Liv Hospital Ulus Fizik Rehabilitasyon ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hilal Yıldız kemik sıhhatini gözetmenin püf noktalarını anlattı.

– Haftada 3 gün kumpaslı yürüyüş yapın ve hafif ağırlıklarla çalışın. Adale iskelet sisteminin uzun müddet sıhhatli çalışması için egzersiz koşul!

– Kilo almayın. Kilo her mevzuda mesele yaratabileceği gibi adale iskelet sistemine de hasar verir. Eklemlerin üzerine binen yük ne kadar az olursa o eklem o kadar uzun ömürlü olur.

– Sigara içmeyin. Sigara dolaşımı bozduğu için özellikle kıkırdak beslenmesine hasar vererek kıkırdak problemleri yaratabilir.

– Ayak sıhhatinize dikkat edin ve sıhhatli pabuçlar giyin. Adale iskelet sisteminin en bakımsızlık edilen kısmı ayaklar. Hakikatinde ayak sıhhatine çok dikkat etmek gerekiyor. Zira bedeni taşıyor. Ve yaşam niteliğini dolaysız etkiliyor.

– D vitamini için güneşten her gün yeteri kadar yararlanın. Bu her gün en az 15 dakika anlamına geliyor. Yeteri kadar C vitamini alın. D ve C vitamini kemik ve eklemlerin uzun ömürlü olması için lüzumlu vitaminlerdir. Özellikle D vitamini noksanlığına kemik sisteminin tahammülü yoktur.

– Yeterince yoğurt ve peynir harcayın. Özellikle çocukluk çağından itibaren kumpaslı olarak yoğurt ve peynir harcayın. Kalsiyum ambarlarını zamanında ne kadar iyi doldurursak yaşlılıkta o kadar işimize bereket.

– 45 yaşından sonra fazla spor yapmaktan kaçının. Özellikle sakatlıkların bir hayliyi orta yaş sonrası yapılan kendini fazla zorlamayla ilgilidir. Bu nedenle fazla spor yapmaktan, fazla ağırlıkla çalışmaktan kaçının.

Dondurma yemek için sıhhatli 8 neden

Dondurma yemek için sıhhatli 8 neden

Çikolatalı, vanilyalı, limonlu, çilekli, kavunlu ve daha niceleri… Dondurma, özellikle sıcak yaz günlerinin en gözde tatlısı hiç şüphesiz. Tadına doyum olmaz lezzetinin yanı gizeme kalsiyum ve protein başta olmak üzere kapsadığı A vitamini, B vitamini, K vitamini ile fosfor gibi pek çok vitamin ve mineraller sayesinde en sıhhatli tatlılardan biri olarak yerini gözetmeye devam ediyor. Diyetisyen Hazal Çatırtan, yaz aylarında hem ferahlamak hem tatlı gereksinimini sıhhatli bir gıdayla karşılamak için haftada 2-3 kere 2’şer top dondurma yemekte fayda olduğunu belirterek, ” Ayrıca özellikle tatlı isteğinin en çok görüldüğü ikindi saatlerinde, kalorisi daha düşük olduğu için sade veya meyveli dondurma seçim edilmeli” diyor.

Kemik ve diş sıhhati için ehemmiyetli

Dondurma içeriğindeki sütten dolayı bütün bir kalsiyum ambarı. Kalsiyum da kemik ve diş sıhhatimiz için çok ehemmiyetli. Kalsiyum kemikleri kuvvetlendiriyor, dişleri gözetiyor ve diş etlerinin kuvvetlenmesine katkı sağlıyor. Yaş gruplarına göre değişik kalsiyum gereksinimine sahibiz. Erişkin bireylerde bu bedel 1000-1200 mg kadar oluyor. Bu lüzumumuzu süt/yoğurt/peynir ile karşılayabileceğimiz gibi, dondurmadan yardım alarak da bir kısmını karşılayabiliriz. Misalin 2 top dondurma vasati 120-150 mg kalsiyum kapsıyor.

Kasları kuvvetlendiriyor

Proteinler bedenin yapı taşını oluşturuyor. Kasların esas yapısı da proteinlerden oluşuyor. Bu sebeple adalelerin gelişiminde protein alımı ehemmiyetli. En nitelikli proteinler hayvansal kaynaklarda bulunuyor. Et, tavuk ve balığın yanı gizeme süt ve süt mahsullerinin proteini de nitelikli protein grubuna giriyor. Kas sıhhati için ehemmiyet taşıyan nitelikli protein lüzumunuza süt mahsullerinden biri olan dondurmayla da zaman zaman yardım olabilirsiniz.

Bağışıklık sistemi arkadaşı

Bağışıklık sistemi, bedeni hastalıklara karşı gözeten, hastalık yapıcı organizmaları ve ur hücrelerini tanıyıp onları yok eden sistem. Bağışıklık sistemi bileşenlerinin yapı taşı aminoasitler olduğundan, dondurma içeriğindeki proteinler sayesinde bağışıklığı desteklemeye destekçi olabiliyor. Beslenme ve Perhiz Uzmanı Hazal Çatırtan çocukların büyüme çağında oldukları için protein ve vitamin-mineral gereksinimlerinin daha fazla olduğunu andırdırarak, ‘Bu sebeple hem eforlu bir bağışıklık sistemi hem beden ve adale sisteminin gelişimi için çocuklar beğenerek yedikleri dondurmayı haftada 2 kez 1-2 top kadar harcayabilirler” diyor.

Adet yakınmalarına gevşetiyor

Adet yarıyıllarındaki kramp gibi kasvetlerin bir kısmı vitamin-mineral yetersizliğinden, iştahtaki balanssızlık ve tatlı krizleri de hormonlardan kaynaklanıyor. Dondurma da içeriğindeki kalsiyum, fosfor ve potasyumla adet yakınmalarını eksiltmede fayda sağlayabiliyor.

Zayıflamaya destekçi oluyor

Literatürdeki gözlemsel çalışmalara ve derlemelere göre süt ve mahsullerinin iştah hakimiyetini daha iyi sağlaması, kalsiyumun yağ emilimini ve yağ depolanmasını eksiltmesi sayesinde kilo hakimiyetinde destekçi olduğu görülmüş. Yapılan bir çalışmada; perhiz tipinden bağımsız olarak, süt ve mahsullerinden aldıkları kalsiyum oranı yüksek olan grupta kilo kaybının daha fazla olduğu kollanmış. Dolayısıyla dondurma da kalsiyum gereksinimini karşılamaya yardım olarak, zayıflamaya katkı sağlayabiliyor. Ancak fazla kalori alımını önlemek için kilo koruma yarıyılında haftada 2-3 kere 2 top önerilirken, zayıflamak isteyenlerde bu ölçü haftada 1-2 kez 2 top kadar olmalı.

Mutluluk kaynağı

Dondurma demek aynı zamanda mutluluk demek. Londra’daki Institute of Psychiatry’nin çalışmasına göre; dondurmanın soğukluğu ağızda sezildiğinde ferahlatıcı ve susuzluğu giderme mekanizmasına tesiriyle neşeli bir tecrübe yaşamamızı sağlıyor. Aynı çalışmada beyindeki haz merkezinin de orbitofrontal korteks dondurma yenildiği zaman faal olduğunu gösteriyor.

Rehabilitasyona katkı sağlayabiliyor

Dondurma bazı hastalıklarda büyüyen çiğneme-yutma eforluğunda veya bademcik harekâtı sonrası iyileşmede de kullanılan bir yiyecek. Harekât sonrasında tahriş gibi meseleleri önleyebileceği gibi, protein içeriğiyle yara iyileşmesini de destekliyor. Çiğneme ve yutma eforluğu olan hastalarda ise kalori, protein ve kalsiyum gereksinimini karşılamada bereketli olabiliyor.

Kan şekerini daha basit dengeliyor

İçeriğinde şeker olsa dahi protein içeriğinin de yüksek olması sayesinde kan şekerini öbür tatlılara oranla daha basit dengeliyor. Üstelik tatlandırıcı mahsulle yapılan çeşitleri sayesinde diyabet hastaları veya insülin mukavemeti yüksek bireyler için de harcanmasında hasar olmayan bir ara öğün seçeneği.

Dondurma harcarken bunlara dikkat

– Kutulu olanların yağ içeriğinin daha yüksek olabileceğini unutmayın ve bu sebeple yafta bilgisini kesinlikle okuyun.

– Süt tozu ve glikoz şurubu gibi katkılar kapsamamasına dikkat edin.

– Dondurmayı ikindi saatlerinde seçim edin zira bu saatler metabolizmanın daha süratli çalıştığı veya tatlı lüzumunun daha fazla olduğu saatlerdir.

– Yediğiniz dondurmanın kalorisini çoğaldırmamak için sossuz ve fındık/fıstıksız harcayın.

– Kalori ve karbonhidrat ölçüsünü çoğaldırmamak için külahsız olanları seçim edin.

– Soğuk zinciri kırılmış veya kutuyu açılmış dondurmaları harcamayın. Kvaka bozulabilen bir yiyecek olduğundan zehirlenmeye neden olabiliyor.

D vitamini ile eforlu kemikler

D vitamini ile eforlu kemikler

Doğumdan vefata kadar sıhhatli bir iskelet yapısı için ehemmiyetli olan D vitamini kaynağı güneş ne yazık ki bazen yeterli gelmiyor. Bu da özellikle bayanlarda yaş almaya da bağlı bir hayli hastalığın çıkmasına neden oluyor. D vitamini beceriksizliği bulunan şahıslarda osteoporoza daha sık tesadüfülürken bunun için dışarıdan destek almak bir o kadar ehemmiyetli. Yetişkin ve yaşlılarda kemik cılızlığı ve yumuşaması bulguları ile ortaya çıkan osteoporoz boy kısalığından kamburluğa kadar duruş bozukluklarına neden oluyor.

Rehabilitasyonda D vitamini takviyeyi

Erişkinlerde D vitamini beceriksizliği osteoporoz, düşme ve kırıklar için tanı rehabilitasyon rehberlerinde yer alan belirlenmiş bir tehlike etkenidir. D vitamini beceriksizliği günümüzde küresel bir salgın olarak kabul ediliyor.

Osteoporoz rehabilitasyonunda ve önlenmesinde bedene yapılan kalsiyum ve D vitamini yardımı mevcut kemik yoğunluğunun korunması için ehemmiyetli bir dayanak olarak karşımıza çıkıyor.

Fazla tuz tüketimine dikkat

Fazla tuz tüketimine dikkat

Uzman Diyetisyen Banu Topalakçı Salman’dan tansiyon ve kalp rahatsızlığı gibi ciddi hastalıklara neden olan “tuz tüketimi” hakkında ihtar geldi. Uz. Dyt. Salman tuz tüketiminde fazlaya kaçılmaması gerektiğini belirterek, “Besinlerin kendi bünyesinde olan tuz sodyum zati bizim günlük gereksinimimizi karşılıyor” dedi. Tuz tüketim ölçüyü ya da hangi tuzun harcanması gerektiği sıkça müzakere mevzusu oluyor. Mevzu hakkında birbirinden değişik görüşler ise her geçen gün kamuoyuna yansıyor.

Tuzun sofra tuzu tarih süresince en ehemmiyetli tatlandırıcı ve gözetici madde olarak kullanıldığını ancak hakikat ehemmiyetinin beden akışkanlarını dengeleyici özelliğinden kaynaklandığını belirten Uzman Diyetisyen Banu Toplakçı Salman, “Tuz bedenimizde suyun yakalanması, adale ve asapların çalışması için gereklidir.Gerekli ölçüde su aldığımız vaziyetlerde dahi tuz beceriksizliğinden dolayı bedenimizdeki su ölçüyü riskli bir biçimde klasiğin altına inebilmektedir. Tuz lüzumumuzdan ziyade, sodyum lüzumumuzdan bahsetmek daha doğru olacaktır. Yetişkin bir insanın beden balanslarını gözetebilmesi için gereksinimi olan günlük sodyum ölçüyü 1,5-2,5 gramdır. Bu ölçü 4-6 gram sofra tuzu ile karşılanabilmektedir. Sodyumu pek çok natürel yiyecekten de sağlayabildiğimizi düşünürsek, klasik koşullarda günlük ekstra tuz lüzumumuz yoktur” dedi.

Olağandan 3 kat fazla harcıyor

Türkiye’de fertlerin tuz tüketiminin günlük alınması gereken ölçünün çok üstünde olduğunu kaydolan Uzm. Dyt. Salman, sıhhatli hayat için tuz tüketiminin sınırlaması gerektiğini vurguladı. Uzm. Dyt. Salman, “Dünya Sıhhat Örgütü’nün günlük tuz tüketimi için önerdiği oran en fazla 5 gramdır. Ancak yapılan araştırmalar, Türkiye’ deki tuz tüketiminin tanımlanan asgari orandan 3 kat fazla olduğunu gösteriyor. Başka Bir Deyişle ülkemizde günlük vasati tuz tüketim oranı 15 gramı buluyor. Tam gıdalarda olduğu gibi tuz tüketiminde de fazlaya kaçılması sıhhat meseleleri doğurabilir. Ehemmiyetli olan ne yediğiniz değil ne kadar yediğiniz” dedi.

Ülkemizde yüksek tansiyon görülme sıklığının son derece yüksek olduğuna dikkati sürükleyen Uzm. Dyt. Salman laflarını şöyle sürdürdü: “Günlük 4-6 gramın üzerinde tuz tüketimi, hipertansiyon, kardiovasküler hastalıklar, böbrek hastalıkları, diyabet, muhtelif kanser türevleri gibi pek çok hastalığa neden olmaktadır. Ayrıca fazla tuz tüketimi idrardan kalsiyum ve magnezyum atımını çoğaldırmakta bu da kemiklerde doku kaybına ve birliktesi osteoporoza neden olmaktadır.” dedi.

İyotlu tuz kullanın

İyotlu tuz tüketimine de değinen Uzm. Dyt. Salman, iyot yetersizliğinin ehemmiyetli sıhhat problemlerine neden olabileceğini ifade etti. Tiroit hastalıklarının en çok öğrenilen sebebinin iyot beceriksizliği olduğunu kaydolan Uzm. Dyt. Salman, “Özellikle büyüme çağında yeterli iyot alınmazsa, tiroit bezi kendisini geliştirerek yeterli hormon salgılamaya çalışır ve nodüller büyüyebilir. Ayrıca bedenin kendi bağışıklık sisteminden kaynaklanan ve bezin az veya çok çalışması ile oluşan guatrlar, seyrek de olsa tiroit kanserlerine ait nodüller olabilir. Bu sebeple guatr problemi olmayan yurttaşların iyotlu tuz harcamasını öneriyoruz” diye konuştu.

Page 1 of 21 2
maltepe escort ataşehir escort kartal escort tuzla escort gebze escort ümraniye escort pendik escort kurtköy escort bostancı escort kartal escort kadıköy escort anadolu yakası escort ümraniye escort çekmeköy escort göztepe escort