Bayanların sinsi hastalığı: Osteoporoz

Bayanların sinsi hastalığı: Osteoporoz

Bayanların sinsi hastalığı osteoporozun önüne geçmek için kesinlikle her sene kumpaslı ölçümler ve taramalar yapılmalı. Özellikle kafeinin kemik düşmanı olduğunu vurgulayan, Türkiye İş Bankası iştiraki Bayındır Söğütözü Sağlık Kurumu Fizik Rehabilitasyon ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Metin Karataş, osteoporoz hastalığı ile alakalı merak edilen sualleri cevapladı:

Osteoporoz nedir

Osteoporoz ülkemizde ulus arasında “kemik erimesi” olarak da adlandırılan, kemiğin yoğunluğunda eksilme, mikro yapısında bozulma ve daha kırılgan hale gelmesi ile karakterize bir iskelet hastalığıdır. Hem bayan hem de erkek cinsiyetini, özellikle 50 yaş üstü popülasyonu ilgilendiren bir sıhhat problemidir.

Osteoporozun sebepleri nelerdir

Yaşayan bir doku olan kemik eforunu, esas olarak yoğunluğu tanımlar. Bunun için en esas tanımlayıcı genetiktir ancak etrafsal etkenler ve bazı ilaçlarda katkıda bulunur. Osteoporozun oluşmasındaki en ehemmiyetli sebebi bayanlarda östrojen erkeklerde ise androjen hormonlarının noksanlığıdır.

Hastalığın bulguları nelerdir

– Osteoporozun ilk belirtisi sızılı bir kırık olabilir. Omurlar, kalça femur kemiği el bileği ve kaburgalar osteoporoz varlığında kırıkların en sık izlendiği bölgelerdir.

– Hastalığın tanısının konulmasından evvel kırık tehlikesinin tanımlanması gerekir. Bunun için hastanın kemik yoğunluk ölçümü ile birlikte şahıslara ait tehlike etkenleri ve o cemiyete ait bilgiler kullanılarak hesaplamalar yapan usuller kullanılabilir.

– Osteoporoz tanısında kemik yoğunluk ölçümü için DXA Dual Enerji X-Ray Absorbsiometri usulü referans tanı usulüdür. Oluşturulmuş kılavuzlara göre 65 yaş altında olup osteoporoz için tehlike etmenlerine sahip olan menopoz sonrası bayanlarda, 65 yaş üstü tüm bayanlarda, kırığı olan tüm menopoz sonrası bayanlarda ve osteoporoz gelişimi için tehlike oluşturan öteki hastalıklardan birine sahip olan bireylerde DXA testi yapılmalıdır.

Osteoporoz hastalığına karşı nasıl temkin alınabilir

Osteoporoz belli miktarlarda önlenebilir ve rehabilitasyon edilebilir bir hastalıktır. Bu mevzudaki esas yaklaşım hayat stiline müteveccih farklılıklar yapılması ve ilaç rehabilitasyonları olarak sınıflanabilir. Osteoporoz’a karşı alınacak ihtiyatları şu biçimde sıralayabiliriz:

Önlenebilir hastalık: Sigara ve fazla içki alımının yasaklanması, kumpaslı beden ağırlığını taşıyan egzersizler yapılması, balanslı bir perhiz ve yeterli kalsiyum ve D vitamini alınması hastalığı önleyebilir.

Egzersiz koşul: Osteoporozda egzersiz ehemmiyetlidir. Kemik dokusunun yüke maruz kalması basmakalıp yine yapılanma süreci için zorunludur. Beden ağırlığını taşıyarak yapılan kumpaslı yürüyüş, jogging, bisiklet gibi egzersizler ve kuvvetlendirme egzersizleri neticeyi kemik yoğunluğunda çoğalış kaydolunabilir.

En iyi ilaç D vitamini: Yeterli D-vitamini ve kalsiyum takviyeyi osteoporozdan hem korunmak için hem de rehabilitasyonu için en ehemmiyetli unsurlardan bir tanesini oluşturur.

Hekim takibinde rehabilitasyon: Gelişmiş ya da yerleşmiş osteoporozda hem kalsiyumun kemikten uzaklaştırılmasını ve kemik imhasını önlemeye müteveccih, hem de kemik imalini artırmaya müteveccih ilaçlar kullanılabilir. Hastanın hangi ilacı kullanacağına genel muayenehane özellikleri, eşlik eden tıbbi meseleleri, yaşı ve tehlike etmenlerine göre doktor karar verecektir. Osteoporoz rehabilitasyonunda esas emel gelecekte oluşabilecek kırıkların önlenmesidir. Rehabilitasyona cevap doktor tarafından periyodik olarak takip edilmelidir.

Pekmez yiyin: Hayatın tüm safhalarında yeterli kalsiyum alınması sıhhatli bir kemik yapısının yaradılışı ve korunması için zorunludur. Bu büyük oranda yiyeceklerle sağlanır. En iyi kalsiyum kaynağı gıdalar süt ve süt mahsulleridir. Pekmez, yeşil sebze, kuru meyve ve baklagiller ve fındık, fıstık gibi çerezler de iyi kalsiyum kaynağı olarak sayılabilir. Yiyeceklerle kalsiyum alımının yeterli olmadığı gidişatlarda ilaç ya da gıda dayanakları kullanılabilir.

Kalsiyum emen besinlerden uzak durun: Kalsiyum alımının yanı gizeme bazı beslenme alışkanlıkları da kalsiyum emilimini ya da atılımını etkileyerek negatif neticeler yaratabilir. Fazla kafein ve tuz tüketimi, gazlı meşrubatlar bu kapsamda sayılabilir. Yüksek proteinli perhiz alışkanlığı idrarda kalsiyum atılımını artırarak olumsuz kalsiyum balansına yol açabilir.

D vitaminini bakımsızlık etmeyin: Vitamin-D bağırsaklardan kalsiyum emilimini ve kemiğin mineralize olmasını sağlayarak kalsiyum ve kemik metabolizmasını doğrudan tesirler. Bu sebeple bedenimizde belli seviyelerde bulunmalıdır. Yeterli vitamin D seviyeyi güneş ışınlarının tesiri ile ciltte birleşimlenerek sağlanabilir. Bunun noksan olması vaziyetinde D vitamini kapsayan mahsuller ile desteklenmelidir.

Vitamin ambarlarınızı hakimiyet edin: Kalsiyum ve D vitaminine ek olarak kemik mineralizasyonuna doğrudan ya da dolaylı katkılarından dolayı magnezyum, K2 vitamini, B6 ve B12 vitamin seviyeleri de ehemmiyet kazanmıştır.

Kemik kırılmalarında nelere dikkat etmeliyiz

Kemik kırılmalarında nelere dikkat etmeliyiz

Kemikler, onlara uygulanan bir güç veya travmaya sabredemediğinde kırılırlar. Kırılmalara ilk dayanak ve müdahalenin doğru yapılması rehabilitasyon zaferinin ve süratli iyileşmenin ilk adımıdır. Uygun biçimde müdahale edilmediğinde bedende kalıcı zarar vazgeçen kemik kırıkları ile alakalı doğru öğrenilen yanlışlar ise iyileşme sürecini negatif etkiliyor. Memorial Sağlık Kurumu Ortopedi ve Travmatoloji Kısım Uzmanlarının, kemik kırıkları ve rehabilitasyonu ile alakalı verdiği bilgileri sizler için derledik.

Kan dolaşımı ehemmiyetli

Kemik, insan bedeninden kendini onarabilen ender uzuvlar arasındadır. Kemikteki kırıkların iyileşmesi bir hayli etkene bağlıdır. Sihrime, antioksidanlar, kemiği deviren ve tekerrür yapan hücreler, hormonlar, aminoasitler ve rakamsız besin maddeleri ile yeterli kan dolaşımı kemiğin iyileşmesinde ehemmiyetli role sahiptir. Kemiklerde kırık oluştuğu an onarım süreci başlar. Kırık kemiklerin iyileşmesi üç safhaya böler. Yangı başka bir deyişle inflamasyon düzeyi ilk safhadır ve kemiğin kırılması ile başlar, birkaç gün devam eder.

Oluşan morluklar iyileşme bulgusudur

Kırık etrafında kemik ve etraf dokulardaki damarlarından sızan kan ile bir pıhtı oluşur ve cilt üzerinde morluk ortaya çıkar. Ulus arasında kangren olma bulgusu olarak öğrenilen morluk, hakikatinde iyileşmenin bir göstergesidir. Kırığı tamir edecek olan hücrelerin, kırık bölgesine bir araya gelmesi sebebiyle morluk oluşur. Bu süreçte hücreler arası irtibatı sağlayan sinyal molekülleri salınmaya başlar ve civarda kemik üreten ve kıkırdak üreten hücreleri ortaya çıkar. Takip eden birkaç hafta süresince hücreler kemik dokuyu üretmekle meşgulken kemik hücreleri de bölgedeki kemik atıklarını pakler.

Kemiğin kendini onarması aylar sürer

İkinci aşama tamir aşamasıdır ve kırık yaradılışından takribî 2 hafta sonra başlar. Bu aşamada hücrelerin ürettikleri proteinler, üzerlerine kalsiyum minerali çökmesi ile sertleşmeye başlar ve ‘yumuşak kallus’ denilen kırığı statiklemekle vazifeli yapı ortaya çıkar. Yeni oluşan yumuşak kallus dokusu 6-12 hafta aralığında sertleşerek, yük taşıyabilir vaziyete gelen sert kallusa dönüşür. Hekimlerin, ‘kemiğiniz iyileşmiş’ söylemi hakikatinde ‘sert kallus’ oluştuğu anlamına kazanç. Üçüncü aşama ise kemiğin daha önceki haline dönüşmesi için gereken yine yapılanma aşamasıdır ve aylarca devam eder.

Sigara kırık iyileşmesini güçleştiriyor

Bu suali dinlemeyen ortopedi hekimi yoktur. ‘Kelle-paça çorbası gerçekten kırık iyileşmesine bereketli bir yiyecek mıdır?’ sualinden evvel, ‘kırıkların iyileşme sürecinde, bedenimize nasıl yardım oluruz?’ sualinin cevabı bulunmalıdır. Hakikatinde beden iyileşme işlevini zati yapmaktadır. Sigara, diyabet hastalığındaki yüksek kan şekeri, hormonal bozukluklar, damar problemleri, steroidler ya da bağışıklık sistemini bozan değişik ilaçlar ve kırık bölgesinde görülebilecek irinler kırık iyileşmesinin negatif etkilemektedir. Bu süreçte sigara kesinlikle vazgeçilmeli, değişik tıbbi vaziyetler mevzusunda hekime danışılmalıdır.

Paça çorbası kemiğe iyi kazanç

Kırıkların geç iyileşmesinde bir değişik etmen ise eksik beslenmedir. Kırıkların iyileşmesi yüksek enerji gerektiren bir operasyondur. Sıhhatli bir erişkinde günlük enerji gereksinimi 2500 kalori etrafındayken, birden fazla kırığı olan ve yataktan kalkamayan bir yetişkin için bu gereksinim 6000 kaloriye kadar çıkmaktadır. Ayrıca onarım süreci olan kırıkların iyileşmesi için kemik dokunun ehemmiyetli bir kısmını oluşturan kollajen isimli proteine bedenin gereksinimi vardır. Günlük protein alımını yalnızca 10-20 gram çoğaldırmanın dahi kırık iyileşmesini süratlendirdiğine dair çalışmalar bulunmaktadır. Kelle-paça çorbasının içinde de, kemik yapısında bulunan kollajen proteini ve kalsiyum bol ölçüde bulunmaktadır.

Süt mahsulleri sürece yardım

Kırık, birliktesi hür oksijen radikalleri de sarihe çıkardığından E vitamini gibi anti-oksidanlar, hem antioksidan hem de kollajen üretimi için zorunlu C vitamini ve kalsiyum emilimini çoğaldıran D vitamini bu süreçte bereketli olacaktır. Yeniden kemik dokusunun en ehemmiyetli minerali olan kalsiyumu kapsayan yoğurt, süt, peynir gibi yiyeceklerde sürece yardım olacak yiyeceklerdir. Yapılan çalışmalarda; balık yağı, havuç ve domateste bulunan likopen, maydanoz, yabanmersini, siyah çay, kakao ve yerfıstığında bulunan flavonoidlerin harcanmasının kırıkların iyileşmesinde ehemmiyetli role sahip olduğu tespit edilmiştir.

Dans et ki kemiklerin eforlu kalsın

Dans et ki kemiklerin eforlu kalsın

Kemik erimesi bir öbür ismiyle osteoporoz, kemik dokusunun mikromimarisindeki bozulma ve kemik kitlesinde eksilme sebebiyle kemik kırılganlığında çoğalma ile sonuçlanan bir hastalıktır. Medical Park Gaziosmanpaşa Sağlık Kurumu Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Ünal, hastalığı “Daha kolay bir ifadeyle kemiklerimizin mineral yoğunluğu eksildiği için, sertliklerinin ve dayanıklılığının eksilip niteliğinin bozulması neticeyi daha cılız ve kırılabilir bir hale gelmesidir” biçiminde tasvir ederken, nedenleri, tehlike grupları ve rehabilitasyon usulleri hakkında şu bilgileri verdi:

kemik

Popülasyon ihtiyarlıyor hastalık çoğalıyor

Osteoporozda kemiğin darbelere olan karşı mukavemeti eksilir. Başka Bir Deyişle kolay düşme ve çarpmalarla dahi kırıklar alana gelebilir. Ehemmiyetli bir ulus sıhhati problemidir. Tüm dünyada ve ülkemizde 60-70 yaşından sonra bayanların üçte biri ile üçte ikisinde osteoporoz hastalığı vardır. Dünya popülasyonu giderek ihtiyarlamaktadır. Buna bağlı olarak da osteoproz ve kırık görülme oranı giderek çoğalmadır.

Kırıktan evvel teşhis edilebilir

Osteoporoz, bir kırık oluşuncaya kadar suskun bir hastalıktır. Hiçbir bulgu veya belirti vermez. Kırıklar, minimal travmalarla veya bazen travmasız oluşur, özellikle yaşlılarda sıktır. Osteoporoz, kırıklar oluşmadan da tanısı konabilen, zorunlu ihtiyatlarla ve rehabilitasyonlarla, kırıkların yaratacağı sıhhat meselelerinin önlenebildiği bir hastalıktır.

Kafein kalsiyumun emilimini eksiltiyor

Tüm bayan ve erkekler osteoporoz tehlikeli açısından değerlendirilmelidir. Tehlike etkenleri ne kadar fazlaysa kırık tehlikeyi de o denli yüksek olacaktır. 50 yaş üzerinde olmak, bayan olmak, erken yaşta menopoza girmek, erkekte erkeklik hormonu olan testosteronun beceriksizliği, kalsiyum ve vitamin D’den noksan beslenmek, hareketsiz hayat sürmek, sigara, içki veya kafein harcamak, daha evvelden bazı hastalıkları geçirmiş olmak astım, tip 1 diyabet, romatoid artirt, zehirli guatr, vb. öbür tehlike etkenleri arasında sayılabilir. Kafein kalsiyum emilimini eksiltir ve idrarla kalsiyum atılımını artırır. Kafein tüketiminin çoğalışı kırık tehlikesini artırır.

kemik erimesi

Beslenme ve egzersiz önleyici tesire sahip

Öncelikle yeterli kalsiyum ve vitamin D alınmalı, egzersiz yapılmalı, sigara ve içkiden uzak durulmalıdır. Bu önleyici genel rehabilitasyonun yanı gizeme osteoporoz tespit edilen hastalarda uzun süreli kullandığımız ilaçlar vardır. Bu ilaçlar haftada bir gün kullanıldığı gibi ayda bir veya senede bir kere kullanılan ilaçlar biçimindedir. Bu rehabilitasyonlara yeniden kalsiyum ve vitamin D ilave edilir. Ayrıca yaşlı bireylerde düşmenin yasaklanması mümkün kırık gelişimini eksiltir.

Dans et

Egzersiz kırık ve düşme tehlikesini eksiltir. Kalp damar sıhhatine katkısı yanında çeviklik, güç, duruş, ve denge hünerlerini geliştirir. Kemik yoğunluğunu pozitif istikamette artırır. Yürüme, jogging, merdiven çıkma, dans etme, pilates, tenis, vb. önerilmektedir. Bu egzersizlerin rastgele birinin haftada 3-4 gün olmak üzere 30-60 dakikalık zamanlarda yapılması önerilmektedir. Yüzme kemik kütlesini artırmaz ancak adale eforunu artırması sebebiyle bereketli olabilmektedir. Ancak, bu hastalar kalp damar hastalıkları güzergahından değerlendirildikten sonra kendilerine en uygun olabilecek egzersiz yapma güzergahından teşvik edilmelidirler.

dans

Dolaysız güneş ışığına lüzum var

Güneşlenmek osteoporoz rehabilitasyonunda ve osteoporozdan korunmada ehemmiyetlidir. Vitamin D yüzde 10-20 besinlerle alınırken ehemmiyetli bir kısmı başka bir deyişle yüzde 80-90 güneşten gelen ultraviyole ışınlarının tesiri ile ciltte birleşimlenir. Bu birleşim için cilde dolaysız güneş ışığı gelmelidir. El surat bacak gibi sarih gölgelerin 20-30 dakika güneşe maruz kalması yeterli vitamin D birleşimlenmesine dayanakçı olur. Burada ehemmiyetli bir nokta etmen 15 ve üzeri güneş gözetici kremleri güneş ışığının tene erişmesini maniler. Sırça ve tül arttan güneşlenmek de aynı biçimde vitamin D birleşimini maniler.

Yedikleriniz kemiklerinizi tesirler

Balanslı beslenme genel sıhhatimiz üzerine olduğu kadar kemik sıhhati üzerine de son derece ehemmiyetlidir.

– Süt ve süt mahsulleri, et, yumurta, kuru baklagiller, taze sebze ve meyve, ekmek ve hububat grubu olmak üzere dört gıda grubundan şahsın lüzumuna göre uygun ölçülerde harcanması gerekir. Kemiklerimizin yüzde 90’ınını kalsiyum ve fosfor oluşturur. Ayrıca bu iki mineral dışında protein, magnezium, çinko, demir, florid ve başta vitamin D olmak üzere bazı vitaminler de olağan kemik sıhhati açısından son derece ehemmiyetli gıda öğeleridir.

– Kalsiyumdan zengin beslenmek gerekir. Kalsiyumdan zengin yiyecekler arasında süt mahsulleri süt, peynir, yoğurt, brokoli, yeşil yapraklı sebzeler, kurutulmuş meyveler, fındık, çekirdek ve bakliyat gibi gıda maddeleri bulunmaktadır. Yetişkin bir insanda günde 1000-1200 mg. kalsiyum alınması öneri dilmektedir.

– Tuzu eksiltmek gerekir.

– Güneş ışığından daha fazla yararlanmaya çalışmak, günde 700-800 IU vitamin D almak gerekir.

– Et ve et mahsulleri gibi proteinden zengin besinleri gereğinden fazla yememek gerekir.

– Kafein kapsayan kahve, kola, çikolata gibi yiyecekler fazla harcanmamalıdır.

– Sigara ve içkiden uzak durmak gerekir.

Kırık nasıl anlaşılır

Kırık nasıl anlaşılır

Vefat ya da yaralanmalarla sonuçlanan ani kazalar yaşandığında rastla olanın vefat değil de yaşamak olduğu reelini hatırlarım hep. Yaşamak, başlı başına bir tehlike hakikatinde. Beklenmeyen kazalar sonucunda ortaya çıkan sıhhat problemleri, ilk müdahalenin ehemmiyetini bir defa daha vurguluyor. Özellikle kemik kırıkları, doğru teşhis ve rehabilitasyon uygulanmadığında varsayımınızdan çok daha ciddi sıhhat problemlerine neden olabilir. İnsan, öncelikle kendinin hekimi olabilmeli. Kaza anında ortaya çıkan semptomları iyi okumak, çevrede bulunan iyi hedefli insanların yaptığı yanlış müdahaleleri önlemede son derece ehemmiyetli bir etmen. Genel olarak bize bir şey olmayacağına inanan bir cemiyetiz. Kaza anlarında, azıcıktan geçer görüşü ile müdahalenin geciktirilmesi, rehabilitasyonu güçleştiren en ehemmiyetli nedenlerden biri. Peki kırık nasıl anlaşılır ? Eş semptomlar gösteren burkulma ve gücenme gidişatlarını kırıklardan ayırmak hakikatinde çok kolay.

kırık nasıl anlaşılır

Kırıldığını nasıl anlarsınız

– Öncelikle dinlediğiniz seslere dikkat edin! Kemikler kırıldığında, vaka anında bile dinleyebileceğiniz bir çıtırtı sesi ortaya çıkar.

– Mevzubahisi bölge aniden ve ciddi oranda şişmeye başlar.

– Kırığın yaşandığı bölge, kırmızı-mor ya da siyah-mavi renk alarak çürük görüntüsü oluşur.

– Mevzubahisi bölgeye değmek çok efordur. Şayet bir kırıkla karşı karşıyaysanız, son derece duyarlı bir temas dahi hastaya ciddi acı verir.

– Kırılan kemiğin içeriden baskı yaparak cilt üzerinde oluşturduğu kabartı, üryan gözle görülebilecek bir hal alır.

– Kemiğin kırıldığı bölgede çarpıklıklar alana kazanç ve kırığın oluştuğu yerde çukur oluşur. Çukurdan sonra alana gelen şişkinlik, şişlikten değişik bir görünüme sahiptir ve basitçe ayırt edilebilir.

– Bacakta alana gelen kırıklarda, bacağa yüklenmek son derece güçtür ve kırık kuşkusu varsa netlikle uzman dayanağı gelene kadar ayağa kalkmamak gerekir.

kırık nasıl anlaşılır

Neler yapılmalı

Uzman dayanağı erişene kadar yapılması gereken ilk şey, kanama var ise onu durdurmaktır. Bunun için erişebildiğiniz pak bir bez ya da eş bir şeyle kanamanın olduğu yerin azıcık üstünden bölgeyi sıkıca bağlayın.
Kırık kuşkusu varsa bölgeyi kıpırdatmamaya itina gösterin. Bulabildiğiniz bir tahta parçası ya da eş düz bir plakayı dikkatlice kırığın oluştuğu bölgenin altına bacak veya kol gibi bölgelerde uzvu değişmezlemek için çok ehemmiyetlidir yerleştirin ve hareket etmesini yasaklayın.

Kırığın oluştuğu bölgeye buz kompresi uygulayın. Her iki-üç saatte bir 15’er dakika uygulayacağınız kompres; hem acıyı, hem de morluk ve şişlik yaradılışını yavaşlatır.

Doç. Dr. Halit Yerebakan

Kemik erimesi tehlikesini eksilten ihtiyatlar

Kemik erimesi tehlikesini eksilten ihtiyatlar

Osteoporoz, bir başka deyişle kemik erimesi, bedenimizdeki kemiklerin zayıflamasına ve kırılgan hale gelmesine yol açan ehemmiyetli bir hastalık. Hafif bir düşmeyle veya aniden öne eğilmeyle kemiklerde kırılmalar oluşabiliyor. Bedenimizdeki tüm kemikler osteoporozdan etkilenseler de en fazla yükü taşıyan kalça, omurga ve el bileğinde kırıklar daha sık görülüyor. Üstelik osteoporoz sinsi bir biçimde ilerleyerek kemiğin zayıflayıp kırıldığı ana kadar bulgu vermiyor, sızı yapmıyor. Acıbadem Kadıköy Sağlık Kurumu Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Selami Çakmak özellikle omurgada oluşan kırıkların omurlarda çökmeye, bunun sonucunda da boy kısalmasına yol açabildiğine dikkat sürükleyerek, “Omurgada büyüyen kamburlaşma sebebiyle de solunum problemleri ortaya çıkabiliyor. Ayrıca bu kırıklar hareket edebilme imkânını kısıtlıyor, sızı oluşturuyor, sakat vazgeçebiliyor, hatta uzun süreli yatağa bağımlılık sonrasında vefatla dahi sonuçlanabiliyor” dedi. Bu sebeple osteoporozdan korunmak hayatsal ehemmiyete sahip. Doç. Dr. Selami Çakmak, tamıyla önlenemese de, bazı mevzulara dikkat ederek osteoporoz tehlikesini en aza indirmenin olası olduğuna işaret ediyor.

kemik erimesi

Bayanlar daha fazla tehlike altında

Osteoporoz en çok bayanları tehdit ediyor. Öyle ki ülkemizde osteoporoz her 8 erkekten birinde büyürken, bayanlarda ise her 4 bayandan birini tehdit ediyor. Ayrıca osteoporoza bağlı her 5 kırıktan 4’ü bayanlarda görülüyor. Kemik kaybı bayanlarda özellikle menopoz sonrasında başlıyor ve ilk birkaç sene içinde en fazla kayıp asıllaşıyor.

kalsiyum

Kalsiyumdan zengin beslenin

Yeterli kalsiyum takviyeyi alan ileri yaştaki bireylerde kalça kırığının, kalsiyum almayanlara göre yüzde 30 daha az olduğu yapılan çalışmalarla gösterilmiş. Çocukluk ve ergenlik yarıyılında alınan kalsiyumun sıhhatli ve eforlu bir iskelet sistemine sahip olunması açısından ehemmiyeti büyük. Ancak yetişkin yarıyıl ve ileri yaşlarda alınan kalsiyumun da kemik ambarının korunması açısından faydayı var. Bu sebeple erkeklerin erişkinlik yarıyılında günde 1000 mg, bayanların da menopoz evveli yarıyılda 1000 mg kalsiyum almaları öneriliyor. Her iki cinsiyette de yaşlılık yarıyılında günde 1200-1500 mg kalsiyum faydalı oluyor. 1 su kadehi süt içinde takribî 300 mg, 1 dilim kaşar peynirinde 210 mg ve 1 porsiyon somon balığında takribî 200 mg kalsiyum bulunuyor.

egzersiz

Kumpaslı egzersiz yapın

Yapılan çalışmalarda fiziksel etkinliğin, yürüyüşün ve merdiven inip çıkma gibi eşi egzersizlerin beden kemik kitlesini artırdığı gösterilmiş. Bu da eforlu, sağlam kemikler anlamına geliyor. Egzersiz sayesinde adale eforu korunuyor, denge sağlanıyor ve en büyük kırık sebeplerinden olan düşme tehlikeyi de eksiltilmiş oluyor. Bu noktada yerçekimine karşı yapılan egzersizler, başka bir deyişle bacaklarda yüklenme sağlayan egzersizler öneriliyor. Yürüyüş, hafif tempolu koşu, tenis, dans gibi kemikler üzerinde yüklenme sağlayan ancak fazlaya kaçmayan egzersizler yapmayı umursamama etmeyin.

15 dakika güneşlenin

D vitamini de kemiklerin kuvvetlenmesinde oldukça fayda sağlıyor. D vitamini sindirim sisteminde kalsiyum emilimini artırarak kemik üretimini artırıyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Selami Çakmak kemik kitlesinin korunması için günde 400-800 IU D vitamin alınması gerektiğini belirterek, “Gün ışığına çıkma ve günde vasati 15 dakika güneş ışığına maruz kalma halinde günlük D vitamini gereksinimi cildimiz tarafından birleşimleniyor” dedi.

kahve

3 fincandan fazla kahve içmeyin

Osteoporozdan korunmak için kafein kapsayan kahve ile çay tüketimini kısıtlayın. Kafein de sigara ve içki gibi sindirim sisteminden kalsiyum emilimini eksiltiyor ve böbreklerden kalsiyum atılımını artırıyor. Bedende kullanılacak olan kalsiyum ölçüyü eksilince de kemik imali hakikatleşmiyor. Günde 3 fincandan fazla kahve harcamayın. Kafeinsiz kahveyi seçim edin. Kahve alışkanlığınız varsa, ek kalsiyum takviyeyi alarak sarihinizi kapatmaya dayanakçı olun.

Sigarayı kesinlikle vazgeçin

Sigara kullanıyorsanız hemen vazgeçin, içki tüketimini de kısıtlayın. Sigara ve içkinin içindeki zehirli maddeler kemik üretiminde vazifeli hücreleri öldürüyor ve östrojen gibi kemik yapılmasında rolü olan hormonlarda eksilmeye neden oluyor. Böylece sindirim sisteminden kalsiyum emilimi eksiliyor ve böbreklerden de kalsiyum atılımı çoğalıyor. Bunun sonucunda da bedende kullanılacak kalsiyum ölçüyü eksilmiş oluyor ve kemik imali asıllaşamıyor.

tuz

Proteini umursamama etmeyin

Kemiğin yüzde 50’si proteindir. Dolayısıyla kemik sıhhatinin korunmasında yeterli ölçüde protein alınması gerekiyor. Klasik kilodaki 65-75 kilo arası bir şahsın günlük 55-65 gram protein alması kemik sıhhati için faydalı oluyor. Orta boy bir yumurtada 6 gram, 100 gram bir tavukta 20 gram ve 100 gram somon balığında 19 gram protein bulunuyor.

Günde 1 çay kaşığı tuzu aşmayın

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Selami Çakmak fazla tuz tüketiminin kemikte zayıflamaya yol açtığı ihtarında bulunarak laflarına şöyle devam etti: “Özellikle çocukluk ve gençlik yarıyılında fazla tuz kullanılmasının ilerleyen yaşlarda osteoporoz büyüme tehlikesini artırdığı gösterilmiş. Günlük 2300 miligram 1 çay kaşığı tuz harcamanız yeterli gelecektir. Gün içinde hazırlanan yemeklerde bu ölçü karşılanıyor. Ayrıca işlenmiş besinlerdeki tuz oranlarını hakimiyet ederek harcamaya itina gösterin. Potasyumdan zengin gıdalar muz, domates, portakal suyu de kalsiyumun bedende yakalanmasında fayda sağlıyor.”

Kanal rehabilitasyonunda doğru öğrenilen yanlışlar

24 Aralık 2019 Cinsel Sağlık

0 Yorumlar

Kanal rehabilitasyonunda doğru öğrenilen yanlışlar

Acıbadem International Sağlık Kurumu Endodonti Uzmanı Dr. Tubahan Kaya, tüm bu yanlış bilgilenmelerin zaman kaybına neden olduğunu, dolayısıyla dişi kurtarma kaderinin eksildiğine ve neticede de dişin kaybedilebileceğine dikkat sürüklüyor. Bu sebeple kanal rehabilitasyonuyla kurtarılabilme bahtı olan dişlerin rehabilitasyonunun ertelenmemesi gerektiğinin altını çiziyor.

Kanal rehabilitasyonu güç ve kompleks bir rehabilitasyondur.

Doğrusu: Dişler sert ve yumuşak dokulardan oluşuyor. Dış kısmında sert olan mine dokusu, iç kısmında ise kök süresince uzanan damar ve asap kolisinden oluşan bir boşluk yer alıyor. Kök kanalı denilen bu boşluk içinde dişin gelişiminden, beslenmesinden ve korunmasından mesul dişe canlılık veren pulpa ismi verilen bir bağ dokusu bulunuyor. Bu doku muhtelif sebeplerle iltihaplanabiliyor veya mikroorganizmaların yerleşmesi ile enfekte olabiliyor. Bu vaziyette, kökün içindeki pulpa dokusunun çıkartılarak kök kanal boşluğunun arınılması, şekillendirilmesi ve doku arkadaşı kanal dolgu maddeleri doldurulmasıyla kanal rehabilitasyonu operasyonu bitiriliyor. Dişin tamamının kaybedilmemesi için tadavinin kesinlikle uzman şahıslarca yapılması gerekiyor. Bu koşullarda, asıllaştırılması oldukça basit bir rehabilitasyon olarak gösteriliyor.

Sızılı bir operasyondur.

Doğrusu: Kanal rehabilitasyonu sırasında yapılacak diş ve etraf dokular aktif bir biçimde uyuşturulduğu için korkulanın aksine rehabilitasyon sırasında hasta rastgele bir sızı sezmiyor.

Öğrenilenin aksine kısa sürer

Doğrusu: Sanılanın aksine kanal rehabilitasyonu operasyonu çok uzun sürmüyor. Hastanın koltuğa oturup anestezinin yapılması ve rehabilitasyonun tamamlanması süreci en fazla bir saat sürüyor. Kök kanallarını genişletmek için kullanılan makineler ve sistemlerin büyümesi sayesinde operasyon oldukça basit ve konforlu biçimde bitirilebiliyor.

Tek seansta bitirilemediği için birkaç kere diş doktoruna gitmek gerekir.

Doğrusu: Pupa denilin dişin özünün canlı olduğu gidişatlarda rehabilitasyon tek seansta tamamlanabiliyor. Ancak dişin canlılığını yitirdiği kök ucunda enfeksiyon olduğu ve kanal rehabilitasyonu tekerrürü yapıldığı gidişatlarda seans rakamı dişin gidişatına göre değişebiliyor.

Kanal rehabilitasyonu yapılan diş can vereceği için rehabilitasyon muhtemel olduğunca ötelenmeli ya da sakınılmalı.

Doğrusu: Kanal rehabilitasyonu yapılan diş, yalnızca sıcak soğuk gibi dış uyaranlara yanıt veremiyor ancak işlevini sürdürmeye devam ediyor. Bununla beraber kanal rehabilitasyonu gerektiği halde rehabilitasyon yapılmazsa çekim ve diş kaybıyla sonuçlanıyor.

Rehabilitasyon yapılan dişin ömrü kısalır.

Doğrusu: İyi yapılan bir kanal rehabilitasyonu ve üst yapı sayesinde dişin ömrünün kısalmayacağını söyleyen Endodonti Uzmanı Dr. Tubahan Kaya, “Dişin canlılığını sağlayan pulpa dokusunun çıkartılmasına bağlı olarak rehabilitasyon edilen diş kırılmaya karşı daha duyarlı hale gelebilir. Bu noktada üst onarım için dişe dolgu veya kuron yapılması kararında dikkat etmek gerekir. Dişi koruma altına almada artık günümüzde dijital porselen dolgu sistemi kullanılıyor ve bu tip dolguların yapılması dişe yardım açısından çok daha tesirli oluyor. Başka Bir Deyişle rehabilitasyonu yapılan dişin ömrü kısalmaz. Ancak dişin kanal rehabilitasyonu sonrası ağızda işlev göstermesi için üst onarım çok ehemmiyet taşır” diye konuşuyor.

Sızı yapan her dişe kanal rehabilitasyonu yapılır.

Doğrusu: Sızıyan veya çürüyen her dişe kanal rehabilitasyonu yapılmıyor. Bunun için belirli kriterlerin olması gerekiyor. Başka Bir Deyişle ağızdaki bakterilerden kaynaklı oluşabilecek hafif sızı ile sinyal veren ya da hiç sızı yapmayan bu çürükler ilk etapta yalnızca dolguyla rehabilitasyon edilebiliyor. Ancak rehabilitasyon edilmemesi vaziyetinde bakteriler dişin özü denilen kısmına ilerleyerek iltihaplanmaya neden oluyor. Bu vaziyette kanal rehabilitasyonu gündeme geliyor. Cerahatin çok ilerlemesi halinde, şiddetli sızı yaşanmasına rağmen bu bireylerde kanal rehabilitasyonu muhtemel olamıyorsa dişin çekilmesi gerekiyor.

Rehabilitasyondan sonra çok sızı yaşanır.

Doğrusu: Kanal rehabilitasyonu yapılan dişin pulpası denilen özü alındığı için soğuk – sıcak gibi dış uyaranlara karşı duyarlılığının olmadığını belirten Dr. Tubahan Kaya, “Şayet diş canlı bir diş ise kökün uç kısmında asap damar kutuyu koparılması sırasında bir yara oluşuyor ki bu bizim yarattığımız bir yaradır. Bu yara iyileşene kadar çiğneme sırasında baskı ile hafif sızı olması banaldir. Asla fazla ve şiddetli sızı olmaz. Şayet böyle bir gidişat laf mevzuysa sıradan gitmeyen bir şeylerin olduğu düşünülerek doktora müracaat etmek gerekir” diye konuşuyor.

Kanal rehabilitasyonu evveli ve sonrasında kesinlikle antibiyotik kullanmak gerekir.

Doğrusu: Kanal rehabilitasyonu yapılacak dişin özünün canlı olduğu gidişatlarda, hastanın genel bir sıhhat problemi, sistemik bir hastalığı yoksa rehabilitasyon yapılmadan evvel antibiyotik kullanmaya gerek dinlenmiyor. Ancak hastanın kalp kapak probleminin varlığı ya da uzuv nakli gibi sebeplere bağlı olarak bağışıklık sistemi noksanlığı ilaçları kullanıyorsa rehabilitasyondan evvel koruma emelli antibiyotik kullanılıyor. Bu karar doktor tarafından veriliyor.

Kanal rehabilitasyonu uygulanan diş, ileriki zamanlarda tekerrür iltihaplanır ve sızı yapar.

Doğrusu: İyi yapılmış bir kanal rehabilitasyonunun galibiyet oranı yüzde 90-95 olarak gösteriliyor. Başka Bir Deyişle cerahat ya da sızı büyümüyor. Ancak, hastanın ağız hijyenine dikkat etmemesini bağlı olarak dişte yeni bir çürük, diş sert dokusunda kırık oluşması gibi kök kanallarının içine yine bakteri sızıntısı yaşanması halinde tekerrür enfeksiyon büyüyebiliyor.

Rehabilitasyon zafersiz olursa dişin çekilmesi gerekir.

Doğrusu: Kanal rehabilitasyonunun yinelenebilen bir operasyon olduğunu belirten Endodonti Uzmanı Dr. Tubahan Kaya, “Rehabilitasyonun zafersiz olduğu gidişatlarda, kanal dolgusu boşaltılıyor, kök kanalları tekerrür şekillendirilip dezenfekte edildikten sonra tekerrür doldurulabiliyor” diyor.

Mekanik bel sızısı nedenleri

11 Aralık 2019 Cinsel Sağlık

0 Yorumlar

Mekanik bel sızısı nedenleri

Yapılan araştırmalara göre insanların yüzde 80’i yaşamlarında en az bir kez ciddi bel sızısı sürüklüyor. Günlük zorlayıcı etkinliklerin de tesiriyle bir hayli insanda mekanik bel sızısı oluşabilmektedir. Öne eğilmek, yerden bir şeyi kaldırmak, dönmek, uzun vakit ayakta durmak ve yürümek gibi günlük etkinliklerle şiddetlenebilen bel sızılarına “mekanik bel sızısı” denildiğini belirten Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Asap Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Abonesi Prof. Dr. Erkan Kaptanoğlu hastalığın 5 ehemmiyetli sebebine söyledi.

Mekanik bel ağrısının 5 ehemmiyetli sebebi

1 Gerilme ve zorlanma sızıları

Mekanik bel sızılarının en sık nedenidir. Gerilme ve zorlanma sızıları bedenimizde kemikleri ve adaleleri birbirlerine bağlayan ligamandoku bantları ve bağların fazla gerilmesi hatta yırtılması neticeyi olabilir. Zorlanmanın olduğu yer her zaman tespit edilemeyebilir. Sızı besbelli, künt, yakızı yada bıçaklayıcı stilde olabilir. Çok kısa zamanda geçebileceği gibi genellikle haftalar, bazen de aylar sürebilir.

2 Bel fıtığı

Omurlarımız arasındaki disk biçimindeki kıkırdağın yırtılarak içeriğinin komşu asaplara baskı yapmasıdır. Bu asap basısı sonucunda bacağa ve ayağa inen sızı alana gelebilir.Sızıya bacakta ve ayakta efor kaybı, his kaybı, anlaşma ve iğnelenme eşlik edebilir. Şikayetler fıtığın bası yaptığı asaba göre farklılık gösterebilir.

3 Belde dar kanal

Genellikle ileri yaşlarda görülür. Belde omurganın içinde omurilikten alta doğru inen asap liflerinin bel bölgesinde sıkışması ile karakterizedir. Bu bölgede asap kanalının çevreyi omurga kemikleri, eklemleri, ligamanlardoku bantları tarafından oluşturulmuştur. Bu yapıların zaman ile kireçlenme gibi muhtelif sebeplerle kalınlaşması, içinden geçen asapları sarmalayıp sıkıştırabilir. Bunun sonucunda özellikle yürürken ortaya çıkan yada çoğalan her iki bacak sızısı, bacaklarda anlaşma ve karıncalanma hissi olabilir.

4 Bel kayması

Bir omurun öbür bir omur üzerinde kaymasıdır. Bel sızısı öncül yakınım olabileceği gibi, bel fıtığı ya da dar kanal yakınımlarına da neden olabilir.

5 Omurga kırıkları

İleri yaşlarda kolay düşmelere bağlı bel omurga kırıkları genellikle osteoporoza bağlıdır ve mekanik bel sızısına neden olabilirler. Omurga kemik mineralleri ve eforu ileri derecede eksilmişse, bu kırıklar ağırlık kaldırırken ya da öne eğilirken bile olabilir. Kırıklar sonucunda ani ve çok şiddetli sızılar alana gelebilir.

maltepe escort ataşehir escort kartal escort tuzla escort gebze escort ümraniye escort pendik escort kurtköy escort bostancı escort kartal escort kadıköy escort anadolu yakası escort ümraniye escort çekmeköy escort göztepe escort