10 sualde romatizma

10 sualde romatizma

Ülkemizde romatizmal hastalıklar oldukça yaygın olarak görülüyor. Başta eklemler olmak üzere, adaleler, kemikler, eklem bağları ve omurga gibi hareketi sağlayan doku ve uzuvlar hastalıktan etkileniyor. Romatizmanın, kalp-damar sistemini yakalaması ise bulgu vermeden izleyebildiği için yaşamı tehdit edici olabiliyor. Liv Hospital Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Şenol Kobak romatizma ile alakalı merak edilenleri anlattı.

1 – Romatizma nedir

Adale – iskelet sistemini öncelikle yakalayan, fakat bir hayli iç uzuv yakalanışı da yapabilen, kronik hastalıklardır.

2 – Kimler romatizmal hastalıklara tutulur

Romatizmal hastalıklar çocukluk çağında dahil her yaşta görülebilir. Genç yaştaki erkeklerin veya doğurganlık çağında bayanların yanı gizeme, yaşlılarda dejeneratif ağırlıklı romatizmal hastalıklar da görülebilir.

3 – Genetik bir geçiş mevzubahisi mudur

Evet, bir hayli romatizmal hastalıklarda, genetik geçiş mevzubahisi olabilir. Bazı genlerin varlığında, hastalığa yatkınlık çoğalmıştır ve hastalık daha ağır bostancı escort izler.

4 – Hangi şikayetler varsa, romatizmal bir hastalıktan şüphelenmelidir

Romatizmal hastalıklar, çok geniş ve değişik belirtiler ile kendini gösterebilir. Her ne kadar sızı şikayeti ön tasarıda olsa da, bu buzdağın yalnızca görünen kısmıdır. Genel olarak, eklemlerde sızı, şişlik, hareket kısıtlığı ve sabah tutukluğu mevcuttur.

5 – Hangi şikayetleri ile hastalar hekime müracaat etir

Sızı, hastayı hekime getiren en ehemmiyetli şikayettir. Genç erkeklerde oluşan, sabah tutukluğu ile beraber olan bel, sırt ve boyun sızıları varlığında, romatizmal bir hastalık düşünülmelidir. Genç/orta yaş bayanlarda minik eklemlerde sızı, şişlik ve sabah tutukluğu da görülebilir. Bunun yanı gizeme, ağız ve göz kuruluğu, ten döküntüleri, ağız ve genital bölgede aftlar, el veya ayak parmaklarda beyazlaşma, sararma ve morarma, ten sertliği, saç dökülmesi, adale sızıları ve eforsuzluk, yineleyen ateş, karın ve/veya göğüs sızıları hamleleri de görülebilir.

6 – Romatizmal hastalıklar yalnızca eklemleri mi meblağ

Hayır, eklem yakalanışı, buzdağının yalnızca görünen kısmıdır. Evet, hastalar sıklıkla bu şikayetleri ile müracaat etir. Fakat romatizmal hastalıkları, yaşamı tehdit eden iç uzuv kalp, akciğer, böbrek, asap sistemi yakalanışları da yapabilir. Efor ile büyüyen soluk darlığı ve/veya kuru öksürük, akciğer yakalanışın ilk semptomları olabilir. Göğüs sızısı ve/veya çarpıntı, kalp yakalanışın belirtileri olabilir. İdrarda renk farklılığı, hipertansiyon ve/veya böbrek yetmezliğine kadar varan, böbrek yakalanışı görülebilir. Yeniden baş sızısı, unutkanlık, sara veya el ve ayaklarda anlaşma, karıncalanma ve eforsuzluk, asap sistemini yakalanışın bazı bulgularıdır.

7 – Romatizmal hastalıklar sakatlık yapar mı

En sık görülen romatizmal hastalıkların cemiyette görülme oranı 100’de 1’dir. Romatizmal hastalıkları, değişik seyir ve prognoza sahipler. Bu seyri tanımlayan etkenlerin içinde, hastalığın tipi, erken tanı ve rehabilitasyon yanı gizeme, hasta eğitimi ve bilinçlendirilmesi kazanç. Bazı romatizmal hastalıklar, sakatlıkla ile sonuçlanabilir.

8 – Romatizmal hastalıkların tanısı nasıl konulur

Erken tanı romatizmal hastalıklarda çok ehemmiyetlidir. Erken tanı, sakatlıkları ve iç uzuv yakalanışlarını önleyebilir. Hastalığın tanısında en ehemmiyetli unsur, hastalıkla ile alakalı iyi bir hikaye ve hasta tetkikidir. Hastanın şikayetleri, öz ve soygeçmişi ile alakalı belirtiler, iyi bir tetkik ile birlikte, doğru tanı için olmazsa olmazlarıdır. Kan ve idrar muayeneleri yanı gizeme, direk grafi, ultrasonografi, bilgisayar tomografi de gerekebilir.

9 – Romatizmal hastalıkların rehabilitasyonu muhtemel mi

Romatizmal hastalıklar, kronik, enflamatuvar hastalıklardır. Rehabilitasyondaki emel yalnızca hastalığı hakimiyet altına almak değil, hastaların fonksiyonel vaziyetini ve hayat niteliğini de artırmaktır. Son senelerde büyüyen rehabilitasyon alternatifleri ile bu amaçlara büyük bir oranda erişilir. Romatizmal hastalıklar sızı kesici ilaçlarla değil, hastalığın seyrini ve prognozunu değiştiren, esas tesirli ilaçlar ile olmalıdır. Hedef yalnızca sızıyı değil, hastalığı hakimiyet altına almak olmalıdır. Son 10 seneden beri, romatizmal hastalıkların rehabilitasyonunda, devrim kalitesinde büyümeler olmuştur. Bu hastalıkların oluşmasında misyon alan bazı moleküller keşfedilmiş ve bunlara müteveccih geliştirilen ilaçlar ile hastalığın hakimiyet altında yakalanması muhtemel olmuştur.

10 – Kortizon ilacı hakkında ne düşünüyorsunuz

Kortizon, romatizmal hastalıkların rehabilitasyonunda sıklıkla kullanılan bir ilaçtır. Gerektiği gidişatlarda, uygun doz ve kesinlikle hekim hakimiyeti altında, güvenle kullanılabilir.

Eklem romatizması nedir

Eklem romatizması nedir

Dünya çapında RA, ırka veya menşe ülkeye bakılmaksızın popülasyonun takribî yüzde 1’inde büyümekte ve bayanları, erkeklere oranla 2 ila 3 kat daha fazla etkilemektedir. “Romatoid artrit, ömür boyu sürebilen; ancak erken tanı ve rehabilitasyon ile hastalığın uzun süreli suskun bir yarıyıla sokulabileceği ve ileriki senelerde sakatlıkların önlenebileceği bir hastalıktır” diyen Okan Üniversitesi Sağlık Kurumu Romatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Azası Barış Gündoğdu, söyledi.

Bulgular şahıstan bireye değişebilir

Anormal genetik tabanda uygunsuz çalışan bağışıklık sistemi, eklemlere ve bağ dokularına hasar verir. Dolayısıyla, bu hastalık erken yarıyılda tespit etilip hastalara uygun rehabilitasyon verilmez ise genellikle eklemlerde biçim bozukluklarına ve iç uzuvlarda tahribata yol açabilir. Ateş, halsizlik, kilo kaybı ve iştahsızlık gibi yapısal bulgular hastalığın erken yarıyılında ortaya çıkabilir. Diğer yaygın bulguları ise; eklemlerde sızı, şişlik, el bilek ve parmak eklemlerinde cerahat ve çoğunlukla yarım saati geçen sabah katılığı veya tutukluğudur. Bulgular, şahıstan bireye farklılık gösterebilmektedir.

Artritte bunlara dikkat edin

Stresinizi eksiltin; Stres, her hastalıkta olduğu gibi romatoid artrit hastaları için de bir tehlike etmenidir. Hastalarda var olan sızının şiddeti, stres sebebini çoğalabilir. Stres ile başa çıkmak için şahsın istirahat etmesi, hoşlandığı şeyleri yapması ve sıhhatli beslenmesi oldukça ehemmiyetlidir.

Sigara tetikliyor: Sigara alışkanlığı romatoid artriti tetikleyen bir etmen olduğu gibi, kalp-damar hastalıkları tehlikesini romatizma ile beraber ciddi olarak çoğaldırır.

Ağız hijyeni ehemmiyetli yer yakalıyor: Yapılan bazı muayenehane çalışmalarda ağız florasındaki bazı bakterilerin yol açtığı diş eti enfeksiyonlarının, cerahatli eklem romatizmasını tetiklediği bildirilmiştir. Dolayısıyla ağız-diş bakımı, hastalık tutuşmalarının önlenmesinde ehemmiyetlidir.

Teşhis nasıl konulur

Tanı temel olarak; hastalardan alınan tıbbi hikaye, romatoloji doktoru tarafından yapılan fizik tetkik ile konulur. RA tanısını desteklemek; eklem ve iç uzuv zararlarını tespit etmek için birtakım kan testleri ile beraber görüntüleme muayeneleri istenilir.

Rehabilitasyonda geç kalmayın

Rehabilitasyon, fizik rehabilitasyon egzersizlerini, muhtelif ilaçları değişik cins sızı kesiciler, kortizon türevleri, hastalık-değiştirici antiromatizmal ilaçlar ve biyolojik ilaçları kapsar. Eklemlerde ciddi sakatlık-biçim bozuklukları gelişmişse ortopedi uzmanları tarafından yapılan cerrahi işlemler zorunlu olabilir.

Alerjiyi önlemek için öneriler

Alerjiyi önlemek için öneriler

VKV Amerikan Sağlık Kurumu Alerji ve İmmünoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Sacide Rana Işık, “Bahar ayları “saman nezlesi” veya “bahar nezlesi” olarak da öğrenilen mevsimsel alerjik nezlenin alerjik rinit en fazla görüldüğü zamanlardır. Mevsimsel alerjik nezle çoğunlukla polenlere bağlıdır. Polenler çiçek tozları, çiçekli nebatların artmasına aracılık eden protein yapısında maddelerdir. Polen taneleri gözle görülemeyecek kadar minik olup bir polen tozunda binlerce polen tanesi bulunabilir ve rüzgarla çok uzak yerlere basitçe taşınabilir. Bazı ağaç polenleri kış sonu ve ilkbahar mevsimi başında, mera-çimen ve yabani ot polenleri ilkbahar ve yaz mevsimi başında ve yabani ot polenleri ise yaz mevsimi sonu ve güzde daha yoğun olarak bulunur. Bu polenlere karşı genetik yatkınlığı sebebiyle alerjik duyarlılık gelişmiş bireylerde polenlerin yoğun olduğu yarıyıllarda alerjik hastalıkların bulgu ve belirtileri de çoğalmaktadır” dedi.

Bahar nezlesinin çoğunlukla çocukluk ve erken yetişkinlik yarıyılında başladığına dikkat sürükleyen Doç. Dr. Sacide Rana Işık, çok seyrek yetişkin yaşlarda da başlayabildiğine dikkat çekti. Dış civar alerjeni olan polenlerin astım gelişimi veya hamleyi için de tehlike etmeni olabildiğini aktaran Işık, bazı hastalarda alerjik nezle ile birlikte veya tek başına astıma da neden olabileceğini anlattı. Işık, “Alerjik nezle, genel olarak mevsimsel ve sene boyu tipleri bir arada düşünüldüğünde dünyada cemiyetin takribî % 20-40’ını etkilemektedir. Ülkemizde ise bu mevzuda yapılan araştırmalar dünya sayılarına göre azıcık daha düşük olmakla beraber, sene boyu nezle takribî %20 ortamındayken, mevsimsel alerjik nezle sıklığı takribî %10’dur” dedi.

Solunum yoluyla alınan polenlerin bulguları

Bahar nezlesi alerjik rinit bulguları arasında hapşırık, burunda, damakta, boğazda ve kulakta kaşıntı, burunda akıntı, tıkanıklık ve geniz akıntısı yakınmaları yer alıyor. Alerjik konjuktivit bulguları olan gözlerde kaşıntı, sulanma, kızarıklık ve göz kapaklarında şişlik çoğunlukla alerjik nezleye eşlik edebildikleri gibi tek başlarına da görülebiliyor. Polenler alerjik nezle ve konjuktivit bulgularıyla beraber veya tek başına astım bulgularına da neden olabiliyor. Tek başına öksürük veya birliktesi soluk darlığı, hırıltılı-hışıltılı solunum, göğüste baskı hissi gibi astım bulguları da eşlik edebilir. Seyrek ciltte kaşıntı, kurdeşen ürtiker de görülebilir.

Alerji için ne yapmalıyız ve ne gibi tedbirler almalıyız

Alerjenlerden korunarak ve uygun zamanda lüzumlu ilaçları kullanarak bu hastalığı hakimiyet altına almak muhtemeldir. Polenler genellikle sabah ve güneşin tepede olduğu öğlen saatlerinde havada yoğun olarak bulunur. Polen alerjisi bulunan hastaların polenlerin yoğun olduğu bahar mevsiminde sabah ve öğlen saatlerinde sarih havada bulunmamaya, piknik ve eşi sarih hava gezilerinden ve sarih havada egzersizden uzak durmaya itina göstermeleri gerekir. Polenlerin rüzgarlı ve kuru havalarda dış etraftaki havada yoğunlukları çoğalır. Bahar aylarında otomobilde sırçaların sarih olması, toplu taşıma taşıtlarında sarih pencerenin önünde oturulması veya rüzgarlı havada dış etrafta bulunulması vaziyetinde surata süratle esen rüzgarla beraber polenler alerjik bireyin ağız, burun ve gözlerine dolmaktadır ve alerjik bulguların çoğalmasına neden olmaktadır. Bu sebeple araba sırçalarının kapalı yakalanması önerilir. Yakınmaların yoğun olduğu yarıyıllarda kapalı etraflarda ve otomobillerde polen filtreli klimalardan yararlanılabilir. Çimlerin biçildiği civarlardan uzak durulması önerilmektedir. Polenlerin yoğun olduğu yarıyıllarda dış etrafta yüksek nitelikte bir maske kullanılabilir. Geniş çerçeveli güneş gözlükleri ve siperli şapkalar da yararlı olabilir. Konuta girdikten sonra cadde elbiselerinin hemen çıkarılıp duş alınması, saç ve tendeki polenlerin uzaklaştırılması açısından ehemmiyetli bir etmendir.

Tüm bu tedbirlerle beraber alerjik hastalığı hakimiyet edici ilaçların kullanılması hastaların hayat niteliğini artıracaktır. Alerjik nezle ve astımı olan birey bu biçimde alerji mevsimini meselesiz geçirebilecektir.

Sıcak havalarda beyin kanaması tehlikesine dikkat

Sıcak havalarda beyin kanaması tehlikesine dikkat

Havaların iyice çoğalış gösterdiği bu günlerde tansiyon hastaların beyin kanaması geçirme tehlikeyi yüksek. Uzmanlar, yaz mevsiminde beyin sıhhati için özellikle tansiyon hastalarının sıcaklara dikkat etmesini öneri ediyor.

Tansiyonun ani ve teftişsiz yükselmesinin beyin kanamasına neden olabildiğini anımsatan Okan Üniversitesi Sağlık Kurumu Beyin ve Asap Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat İmer, doğumsal damar farklılığı, pıhtılaşmayı yasaklayıcı ilaç kullanımı, bazı karaciğer hastalıkları, yüksek dozda içki kullanımının da mevzubahisi karmaşıklığa yol açtığını belirtti.

Beyin kanaması bulguları

Beyin kanamasında ciddi baş sızısı, bulantı, kusma, şuur kaybı gibi bulguların ortaya çıktığını ifade eden Prof. Dr. Murat İmer, “Kanamanın olduğu beyin bölgesine bağlı olmak üzere felç ve birtakım bulgular büyüyebilir. Şeker hastalığı, damar sertliği, tansiyon yüksekliği olan bireylerde bu tablonun ortaya çıkması vaziyetinde, beyin kanaması olasılığı düşünülerek hasta hemen sağlık kurumuna götürülmeli” dedi.

Tansiyon hastalarına teklifler

Sıcak havaların özellikle tansiyon hastalarında beyin kanaması tehlikesini artırdığını belirten Prof. Dr. Murat İmer, şu önerilerde bulundu;

– Güneşin dolaysız tesirlerinden korunmak için şapka ya da bandana ile gezilmeli.

– Sabah 10.00 ile öğleden sonra 14.00 arasında güneş altında kalmamalı.

– Aç kalmamaya dikkat edip sıhhatli ve kumpaslı beslenmeye itina gösterilmeli.

– Gün içerisinde çoğalan su gereksinimini giderilmeli. İlaçlarını kumpaslı olarak alınmalı. Tansiyon hakimiyetleri daha sık yaptırılmalı.

Bahar nezlesi ile gribal enfeksiyonu karıştırmayın

19 Aralık 2019 Cinsel Sağlık

0 Yorumlar

Bahar nezlesi ile gribal enfeksiyonu karıştırmayın

Alerjik Hastalıklar Uzmanı Hekim Songül Çildağ, bahar nezlesi ile gribal enfeksiyonların şikayetlerinin eş olduğunu ve bu iki değişik hastalığın karıştırılmaması gerektiğini söyledi.

Uzman Hekim Songül Çildağ, “Bahar nezlesi ile gribal enfeksiyonlar çok sık karışır. Her iki hastalıkta eş şikayetlere sahiptir. İkisini birbirinden ayırt etmek çok güç. O surattan ‘bekle ve gör’ diyoruz.

Gribal enfeksiyon kısa sürer.Bahar nezlesi ise aylarca sürer. Hastanın polen teması ile şikayetleri çoğalır. Özellikle müddetin uzun olması bize daha çok bahar nezlesini çağrıştırır. 2 yaşın altında ender görülüyor. Çocukluk yaş grubunda özellikle mektep çağında 6 ila 16 yaş arasında sıklıkla kollanmakla beraber yetişkinlerde de görülen bir hastalıktır” dedi.

Pek çok bulgu gösteriyor

Bahar nezlesinin bulgularını aktaran Dr. Çildağ, “Bahar nezlesi polenlerin neden olduğu burun tıkanıklığı, akıntı, kaşıntı, hapşuruk, tıksırık ile davam eden bir hastalıktır. Özellikle baharın gelmesi ile beraber ağaçların çiçeklenmesi, çimenlerin yeşillenmesi ile beraber bahar nezlesi şikayetleri çoğalmaktadır. Bu hastalarda gözlerde sulanma, kaşıntı, kulaklarda, boğazda ve damakta kaşıntı şikayetleri de olabilir” söylemesinde bulundu.

Bahar nezlesinin en iyi biçimde bireyin ten testine tabi yakalanması ile anlaşılabileceğini kaydolan Çildağ, “Tanı da ehemmiyetli olan hastanın muayenehaneyidir. Özellikle bahar mevsiminin başlaması ile hücumlar biçiminde bireyde burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşuruk, gözlerde sulanma, kaşıntı gibi şikayetlerin olması bunun özellikle yineleyen zamanlarda devam etmesi bize bahar nezlesini çağrıştırır. Tabi yalnızca muayenehane yeterli değil. Biz bu hastalara muayenehanemizde alerji ten testleri yapıyoruz. Tanıda en duyarlı test ten testleridir. Ten testleri ile alerjen madde tespit etiyoruz” biçiminde konuştu.

Sabah ve akşam saatlerinde yürüyüş yapılmamalı

Polenlerin en fazla rüzgarın fazla olduğu sabah ve akşam saatlerinde dağıldığını ve bu saatlerde polene duyarlı şahısların yürüyüş yapmaması gerektiğini belirten Çildağ, “Rehabilitasyonda öncelikli olan ihtiyattır tabiki. Hastanın polen maruziyetinden uzak kalması gerekmektedir. Polenler özellikle mart ve Nisan aylarında başlar; Mayıs ayında doruk yapar. Bazı polen grupları güz sonuna kadar devam edebiliyor. Özellikle bu polen sezonunda rüzgarlı havaların polenlerin en çok dağıldığı yarıyıllar olması sebebiyle rüzgarlı havalarda dışarı çıkmamalarını öneriyoruz.

Akşam ve sabah saatlerinde rüzgarın en yoğun olduğu bu saatlerde yürüyüş yapılmaması, araba kullanılacaksa sırçaların kesinlikle kapalı kalması, konutta sırçaların ve kapıların kapalı yakalanması, polen filtreli havalandırmanın kullanılmasını öneriyoruz. Bu saatlerde dışarı çıkılması gerekiyorsa gözlük takılması gerekmektedir. Hastaların maske kullanması gerekmektedir. Dışarıdan konuta girildiğinde duş alınması, giysilerin değiştirilmesi gerekmektedir. Burun çevresine sürülen kremler, ıslatıcılar bu polenlerin burun içine taşınmasını önlemede destekçi olabilir” ifadelerini kullandı.

‘Ara öğün diye bir şey yoktur’

17 Aralık 2019 Cinsel Sağlık

0 Yorumlar

'Ara öğün diye bir şey yoktur'

Prof. Dr. Canan Karatay günde iki öğün yenmesi gerektiğini ve insanın acıkınca yemek yemesi gerektiğini belirtiyor.

Continue reading …

15 adımda gebelikte bulantı ve kusmayı eksiltin

11 Aralık 2019 Cinsel Sağlık

0 Yorumlar

15 adımda gebelikte bulantı ve kusmayı eksiltin

Hamilelikte bulantı ve kusma oldukça sık tesadüfülen ve özellikle anne adayının yaşam niteliğini eksilterek, iş hayatını da negatif etkileyen bir vaziyet.

Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, gebelikte bulantı ve kusmayı eksiltecek usulleri anlattı.

– Ufak ölçülerde sık sık beslenin, yağlı ve baharatlı yiyeceklerden uzak durun.

– 2 saatte bir ufak öğünlerle beslenmeye çalışın, böylece asla aç kalmazsınız.

-Son ufak öğün gece uyumadan olmalı ki sabah uyandığınızda mideniz bulanmasın.

-Besinleri yavaş ve iyi çiğneyin.

-Kuru ve soğuk gıdalar harcayın kraker vb

-Akışkan tüketimi öğün aralarında olsun. Limonata bulantınızı eksiltecektir. İçkili ve kafeinli meşrubatlardan uzak durun.

-Kokulardan uzak durun, muhtemelse yemek yapmayın.

-Kızarmış, yağlı besinler yemeyin.

-Yemek sonrası uzanırsanız, başınız yüksek olsun.

-Bulantı ve kusmayı provoke edecek eforlu kokulardan, sıcaktan ve hengameden uzak durun.

-Dışarı çıkın ve pak hava alın.

-Akışkan kaybını, B vitamini desteği ve elektrolit balansını düzenleyin.

-Zencefilin pozitif tesiri vardır, sınayabilirsiniz.

-Elektrik ihtarlı bileklikler ve akupunkturun faalliği kuşkuludur.

-B6 vitamini senelerdir rehabilitasyonda kullanılmaktadır. ABD’de 2013’te piyasaya yine çıkan Doksilamin+B6 vitamini kombinasyonu Diclectin isimli ilacın oldukça faal olduğu öğrenilmektedir. Bu ilaç gece uyumadan evvel kullanılmalıdır. Ondansetron da son yarıyılda tesirli olarak kullanılabilen ilaçlar arasındadır. Rehabilitasyona mukavemetli olgularda, sağlık kurumuna yatırılarak, kumpaslı akışkan ve kortikosteroid rehabilitasyonu da uygulanabilir.

Sebebi bütün olarak öğrenilmiyor

Sabah bulantıları hamileliğin erken yarıyıllarında başlar ve oldukça yaygın bir şikayet olduğu için sıklıkla doktorlar tarafından çok umursanmaz. Bazen de anne adayları, rehabilitasyonda kullanılan ilaçların güvenirliğinden evham dinlediklerinden, rehabilitasyonu yalanlar. Oysa bulantı ve kusmalar başladıktan sonra bulguları hakimiyet etmek eforlaşır. Erken yarıyılda uygulanan rehabilitasyon daha ciddi karmaşıklıkların ortaya çıkışını sağlık kurumunda uyumak gibi önleyebilir. Hafif olgularda perhiz ve hayat stilini değiştirerek çözüm bulmak olasıdır, daha ciddi hadiselerde ise tesirli ve emin rehabilitasyon alternatifleri bulunabilir. Ne Yazık Ki kesin sebebi öğrenilmemektedir ama hormonal vaziyet, hamileliğe uyarlama ve psikolojik yatkınlık mümkün nedenler arasındadır. Mol hamileliği veya çoğul hamilelik gibi plasenta hacminin çoğaldığı vaziyetlerde bulantı-kusma oldukça sık görülür. Belirtilerin şiddeti bireyden bireye değişmekle birlikte, 9. haftada en üst seviyeye erişir. Erken rehabilitasyon ve perhizdeki tertip etme bulguların ilk 3 ayın sonuna doğru eksilmesini sağlar. Seyrek 20. haftaya kadar devam edebilir. Bazen hamileliklerin bir kısmında yüzde 3 ila 0,3 kadarında vaziyet gitgide şiddetlenir ve bu süreç uzar. Hamileliklerin sadece yüzde 25’inde bulantıya tesadüfülmez.

Her sabah poğaça yiyenler dikkat etmeli

11 Aralık 2019 Cinsel Sağlık

0 Yorumlar

Her sabah poğaça yiyenler dikkat etmeli

Sabahları besin bir şey bulamayan ve hemen kahvaltı kasvetini ortadan kaldırmak isteyenler genelde poğaça yiyerek güne başlıyor.

“7 bin adım atmak gerekiyor”

Uzman Diyetisyen Esra Çelakıl, sabahları poğaça yiyerek güne başlayanları uyardı. Çelakıl, “Şayet 2 ay süresince her sabah poğaça yerseniz bütün 2 buçuk kilo yağ kütlesini bedeninize ilave etmiş olacaksınız. Bir poğaçanın bedenimizin yakması için tempolu 7 bin 500 adım atmamız gerekiyor.” dedi.

Bir adet poğaçada 450 kalori

Diyetisyen Çelakıl, her sabah işe giderken sıhhatli kahvaltı yapmak yerine öğünü poğaça ile geçiştirenlere ihtarlarda bulundu. Bir adet poğaçanın 450 kalori olduğunu altını çizen Çelakıl, “Her gün işe gidiyoruz ve her sabah işe giderken ne yazık ki, kendimize süre ayırmayarak bir pastaneden poğaça alıp işe gidebiliyoruz. Ve bu bize çok pratik gelebiliyor. Bir adet poğaça 450 kalori kapsamakta. Oysa biz konutumuzdan işe giderken yanımızda 5 zeytin, bir yumurta, minik bir dilim peynir, domates, salatalık, bir dilim esmer ekmek götürdüğümüzde gerçeğinde poğaçayla aynı kaloriyi alabilme talihimiz var. Aynı zamanda vücudumuza hasar vermemiş oluruz. Bir poğaça yediğimizde çok hareket etmek zorundayız. Alınan niteliksiz gıda örüntüsü vücudumuza oldukça hasar verecek. Bir poğaçanın bedenimizin yakması için tempolu 7 bin 500 adım atmamız gerekiyor.” dedi.

İHA

Uzun süren sabah katılığı irinli romatizma bulgusu

11 Aralık 2019 Cinsel Sağlık

0 Yorumlar

Uzun süren sabah katılığı irinli romatizma bulgusu

El eklemleri başta olmak üzere sabahları bir saati aşan eklem katılığı ve tutukluğu sanıldığı gibi yalnızca ihtiyarlama bulgusu olmayabilir. Medical Park Gaziosmanpaşa Sağlık Kurumu Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Salih Özgöçmen, bu bulguların başta romatoid artrit olmak üzere irinli eklem hastalığının habercisi olabileceğini kaydolarak, ehemmiyetli bilgiler paylaştı.

Sabah katılığı ya da sabah tutukluğu; el, el bileği, ayak eklemleri, dizler ve özellikle bel olmak üzere omurganın değişik bölgelerinde sızıyla beraber hareketlerde kısıtlılık ve tutuklukla kendini gösteren bir meseledir. Prof. Dr. Özgöçmen, bir hayli bireyin bu şikayetleri “Artık ihtiyarlıyorum, sabahları rahat kalkıp hareket edemiyorum” diye açıkladığını ifade ederek, eklemlerde oluşan sertlik ve tutukluğun tek başına ihtiyarlamadan kaynaklanmayacağını söyledi.

Prof. Dr. Özgöçmen, mevzuyla alakalı şu bilgileri verdi;

Eklemlerde sabah katılığının süresi ehemmiyetli

Yaşlılıkla beraber eklem kıkırdağında akışkan içeriği eksilmeye ve sertleşmeye başlar, eklemlerin örtücü yüzey hücrelerinin ürettiği kayganlaştırıcı akışkan ölçüyü eksilir. Eklem etrafındaki zayıflamış adaleler, eklem kapsülü ve bağlar özellikle geceleri daha da sıkılaşır. Sabahları sezilen katılık ve tutukluluk, 10-15 dakikalık bir süreçtir ve hareket etmekle ve eklem ve adalelerin ısınmasıyla kaybolur. Bununla beraber eklemlerde kireçlenme olarak belirlenen dejenere edici eklem hastalığı “osteoartrit” veya şişlik ve yangıyla karekterize “romatoid artrit” gibi hastalıklarda sabah katılığı ehemmiyetli bir belirtidir. Romatoid artrit başta olmak üzere irinli eklem hastalıklarında en ehemmiyetli belirtilerilerden birisi el ve el-bilek eklemlerinde sabahları bir saati aşan eklem katılığı ve tutukluktur. Romatoid artrit eklemlerde ileri derecede deformasyona neden olabilen, akciğerler, böbrekler, gözler, kalp-damar sistemi gibi uzuv ve sistemleri de yakalayabilen bir hastalıktır.

İrinli omurga hastalığı kamburluğa davetiye çıkarıyor

Bel ve boyun sızıları adale iskelet sisteminin sık ve ehemmiyetli rahatsızlıkları arasındadır. Popülasyonun takribî yüzde 80’inin tüm hayatı süresince en az bir kere bel sızısı tecrübeyi yaşadığı düşünülmektedir. Akut bel sızılarının en sık sebepleri omurga yapılarının zorlanması, gücenmesi, ve fıtıklaşma gibi mekanik sebeplere bağlı olabilmektedir. Kronik “uzamış” bel sızılarında ise mekanik sebeplerin yanında irinli omurga hastalıklarının da ehemmiyetli bir neden olduğu öğrenilmektedir. Omurganın irinli hastalıkları içerisinde başlıca hastalık olarak “ankilozan spondilit” sayılabilir. Ankilozan spondilit, özellikle omurga ve leğen kemiği eklemlerini yakalayan ve ileri yarıyıllarda hastalarda kamburlaşma ve muhtelif omurga çarpıklıklarına neden olabilen bir irinli romatizmal hastalıktır. Ankilozan spondilit, cemiyette her 200 bireyden 1’ininde görülebilir ve hastaların büyük çoğunluğunun ilk müracaat şikayeti bel ve kalça bölgesindeki sızılardır. Ancak ankilozan spondilitteki bel sızısı mekanik sebepli bel sızılarından değişiklikler gösterir ve bu değişikliklerin tanımlanması, erken tanı ve erken tesirli rehabilitasyonları sağlaması açısından çok ehemmiyetlidir. Sabahları bel ve kalça bölgesinde katılık ve omurga hareketlerinde tutukluk bel sızısıyla müracaat eten bir hayli hastada ortak belirtidir.

Başta bel fıtıkları olmak üzere belin mekaniğini ilgilendiren bozukluklarda sabahları omurga hareketlerinde 5-10 dakikayı geçmeyen kısa süreli tutukluklar olabilmektedir. Ancak, sabah belde ve kalça bölgesinde tutukluğun olması ve hareketlerle açılmasının yarım saatten fazla sürmesi irinli omurga hastalığı için ehemmiyetli bir belirtidir. 45 yaşının altında başlamış ve 3 aydan daha uzun müddettir kronik bel sızınız varsa ve buna eşlik eden uzun süreli sabah tutukluğu mevcutsa irinli omurga hastalığının varlığı kesinlikle değerlendirilmelidir.

maltepe escort ataşehir escort kartal escort tuzla escort gebze escort ümraniye escort pendik escort kurtköy escort bostancı escort kartal escort kadıköy escort anadolu yakası escort ümraniye escort çekmeköy escort göztepe escort